Cumartesi, Aralık 01, 2007

BİR KAHVE LÜTFEN



Yaşamak için değil, yemek için yaşıyoruz.

Günümüzde biz insan denen canlılar yaşamak için yeme ve içme gibi ihtiyaçlarımızın kontrölünü kaybetmiş durumdayız. Artık yemek için yaşıyoruz, her yerde bir şeyler yiyoruz. Sabah uyanıldığında ne yiyelim düşünceleri hemen başlıyor. Sabah kahvaltıları keyfen yapılıp, kahvaltı seansları düzenleniyor.

''Hadi kahvaltıya bize gelin,'' ya da

''Kahvaltıyı dışarıda bir yerde mi yapsak?''

Park mı istersin deniz kenarı mı, ormanlık alan mı? Ha buralara gidemiyor musun? Ön bahçe de olur. Kahvaltıyla iş bitse iyi, biraz sonra geldi kahve saati. Öğleni, ikindi çayı, akşam yemeği, ara öğünleri v.s.

Bir arkadaşınla oturup dertleşmek istiyorsun, "Gel şurada oturup bir şeyler içip konuşalım," veya "Akşama bir yerlere gidip bir şeyler yiyelim, dertleşiriz" gibi sözcükler oturur hemen yerine. Yemeden içmeden konuşma olmuyor ya!

Evin hanımı dertli komşular gelecek, "Ne yapmalı? Vakit de az, çok çeşit olmalı," doğru mutfağa kurabiyeler, kekler, pastalar... Çeşit çok olmalı ayıp olur yoksa. Ama yine de sunumda "Kusura bakmayın fazla da bir şey yapamadım," denir her nedense. Gelen komşuların durumu da daha değişik, "İkramda neler var acaba?" dır zihinlerden geçen.

Bilinen en basit kekin bile tarifi istenir, "Çok güzel olmuş, ben de tarifini alayım."

Çocukları parka götürmek zevktir de illâ çekirdek yenecek banklarda otururken. Çocuklar kum havuzunda, büyükler çekirdeğin başında. Bankların altı çekirdek kabuklarıyla kaplanmış içler acısı. Simitçisi, helvacısı, pamuk şekercisi zaten park girişini parsellemiş durumda. Gözlerini dikmiş çocukların yaygarasını bekliyorlar.

Yollar derseniz yiyecek ambalajlarıyla kaplı. Ye at, iç at!

Şehir içi otobüsleri, en fazla bir saatlik yol ama olmaz, su almalı bulunsun! Duraklar ufak pet şişeleriyle dolu, durakta suyunu içersen durağa, otobüste içersen otobüse atarsın pet şişeni fark etmez, aman yeter ki susuz kalma!

Yürüyüş yapacaksın elinde pet şişen muhakkak olacak. Pet şişesi baston oldu artık onsuz yürünmüyor. Yürürken su, bir yerlerde oturacaksan kola. Boş geçmesin zaman, neme lâzım!
Sinama, tiyatro salonları çözüm saydı kabuklu yemiş yasakladı. Bizler durur muyuz patlamış mısırı icat ettik hemen, seyrederken bir şeyler yemek lâzım. Mısır kesmez, antrakta bir şeyler yenir, yenmese de içilir.
Bayram olur kapıya gelen çocuklara şeker veririz. Kitap verecek değiliz ya, zaten versek de
ne derler eve gidince, "Bayramda ne kitabı? Bir şeker de mi veremediler?" Kurban bayramı evrim değiştirdi zaten bir telaştır gidiyor. Kurban yerine ulaşmıyor artık, çünkü evlerde 'no frost'lar var. Koy dolaba altı ay rahatız . Yemek için yaşıyoruz ya altı ayı da garantiledik!
Çarşılar açılır 10 km arayla, içine gir 3 dükkan 13 restorant.
Kitapçıda en çok satılan da yemek kitapları.
Akşama yemek mi yok? Telefon et ya lahmacuncuya ya da pizzacıya.
Kaç kişi hastanede yatan hastasına kolanya, çiçek götürüyor ki? Yol üstündeki pastaneden alınan kurabiye daha iyi tabi ki.
Buluşma yeri olarak o ağacın altından vazgeçildi.
''Kafede buluşalım,''
''Çay bahçesinde buluşalım.''
15 dakikalık vapur yolculuğunda çay, simit, 45 dakikalık feribot yolculuğunda meyve suyu sandviç, 1 saatlik uçak yolculuğunda yemek.
Yemek için yaşıyoruz ya saymakla bitmez ve bu yazı uzar gider.
Ben en iyisi burada bitireyim de gidip kendime bir kahve yapayım.:)

6 yorum:

Geveze Kalem dedi ki...

Anneciğim bayıldım bayıldım bu yazına! -da sana şu anda fırına fındıklı kekimi koymuş, kıymalı böreğimin de iç malzemesi pişerken bu yazıyı yazıyorum desem valla komik olacak:)))- Ay bir de kilolardan şikayet ederiz:)

E öyle haklısın, yemek için yaşıyoruz neredeyse. Bu yüzden en az batan firmalar yemek firmaları ya!

Çok güldürdün akşam akşam beni, sağolasın:))

Adsız dedi ki...

Yazınızı okurken çok keyif aldım.
Son günlerde biraz depresif haldeyim.Gülümsettiniz beni....
Tütü

Geveze Kalem dedi ki...

Anne sobelendin! Butterfly seni sobelemiş. Sen şimdi nasıl olduğunu bilmiyorsundur, yarın gelince anlatırım:))

sibel dedi ki...

diyorum ya bana blog yazmak da okumak da luks. annem ancak okuyabildim. beni de gulumsettin gece gece. tam da gevezelerle aksamin bir vakti pasta siparis edip bir guzel yemisken :-)

sibel dedi ki...

bir de aklima dustu...
sunnetlerde zerde, dugunlerde pilav, olumlerde helva...
valla ye babam ye :-)

La Madame Chapeau dedi ki...

Geveze Kalem'den yola çıkıp, buraya ulaştım :)

Eski bir yazı; ama dikkatimi çeken bu oldu.

'Yemek' eylemini ve nesnelerini sevdiğim için belki.

Yemek, içmek, hayatta mutlu hissettiren kısa anlardan biri -benim için-

Bu eyleme/nesnelere kıyamam :)

Her ne kadar 'yeni çağ' olası her şeyi olabildiğince tüketmeyi aşılasa da bize, aklını işleten bireylerin 'cici' yemelerimizden/içmelerimizden zarar görmemesi olası :)

Hem... Kahve gibisi var mı?

Hmmmm

Çay!

Sevgiler :)))

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...