Perşembe, Kasım 03, 2011

MUTSUZMUYUM?






Çocukluğumda çok oyuncağım olmamıştı, o zamanlar hiçbir çocuğun çok oyuncağı yoktu zaten. Topaç, çember, misket, hulahop, lastik top, bebek.
Rengarenk, çeşit çeşit oyuncakları olmayan mutlu çocuklardık bizler...

İki tane bebeğim vardı, çıplak, giyimleri bana ait. Küçücüktüler, avuç içine sığacak kadar küçük, kolları bacakları çıkarılıp takılabilen, yumuşacık.
Ben sakin, sessiz bir çocuktum konuşmayı fazla sevmeyen, elime ne alırsam saatlerce oyalanabilen, bana sorulan beş soruyu birleştirip bir kerede cevap veren, kimsenin dünyasına karışmadan kendi dünyamda yaşamayı bilen. İşte benim en çok mutlu olduğum zamanlardaki dünyam o küçücük iki bebekti...

Annem dikiş dikerdi, herşeyimizi. Gecelik, pijama, elbise, perde, divan örtüsü yastık, çarşaf gibi bugün hazır satımı olan herşeyi. Makinesinin yanına astığı bir bez torbası vardı içinde artık kumaşları toplayan. Bana bebeklerimi giydirmek için ne gerekliyse orada bulabiliyordum. Önceleri bez parçacıklarını katlayıp yorgan, yastık, yatak yapardım. Babamın oyarak yaptığı tahta kutunun karyola düşüncesine dönüşmüş halinin içinde geçerdi zaman, bebeklerimi yatırıp kaldırmakla, bez parçacıklarına sarıp sarmalamakla. Bana ait iki bebekti onlar, itirazları olmayan, her yaptığıma çaresizce katlanan, yatırınca yatan kaldırınca kalkan. Onlar dünyadan habersiz benimse dünyadan tek haberim onlar...

Daha sonraları iğne, iplik, makas girdi pez parçacıklarının yanına. Artık bebeklerimi bez parçacıklarına sarmıyor, çeşit çeşit giysi dikiyordum. Beni üzen ne olursa olsun her üzüldüğümde onlara sığınarak, görmeden, duymadan, hissetmemeye çalışarak rengaren kumaşların birleştiği küçücük elbiseler diker diker dikerdim. Daha sonrada küçücük kollarımdan dışarı yarısından fazlası taşan şişler ve artmış yünlerle örmek ve dikmek dünyasının içinde buldum kendimi.

Zor oluyordu küçücük bebekleri giydirmek, küçücük bedenlerine giysi dikmek. Kollarını-bacaklarını çıkarmadan hiçbir giysi provası olmuyor giydirip soyunmuyordu ama benimde yapacak başka işim yoktu, bana verdikleri mutlu dünya karşılığında mutluluğu zamana yaymaktan başka...


Büyüdüm, çok büyüdüm, çok çok büyüdüm ve yılların bana unutturamadığı iki küçük bebek zaman zaman içimi yakarcasına düşerdi aklıma. Onları aradığımda, onlarla birlikte onların dünyasında kaybolmak istediğimde ve her aklıma içimi yakarcasına düştüğünde anlardım ki mutsuzdum!

Son günlerde ben yine bebeklerimi arıyorum, görmeden, duymadan hissizleşerek onların dünyasına girip kumaş parçacıklarının içinde kaybolmak istiyorum. Dış dünyaya kapanıp kendimle kalmak istiyorum.

Acaba mutsuzmuyum???




Fotoğraf:
aytaccrafts parmakbebekler blogundan alıntıdır...

12 yorum:

Hayat İzlerim dedi ki...

Mutsuzluk değil o Nur'cum geçmişe özlem, öyle mutlu çocuklardık ki o zamanlar; şimdi o mutluluğun tadını bulammıyoruz hiç bir şeyde ve arıyoruz elbette ister istemez ...

hanife dedi ki...

Hepimiz o günlerimizi hasretle arıyoruz kötülükten çirkinlikten uzak,benimde bebeğim vardı şimdiki bebekler gibi değil tabiki karnına basınca ağlamıyan süslü elbiseleri olmayan sessiz biri bebek

noyumberry dedi ki...

Benim de doğru dürüst oyuncağım olmamıştı ama sanki eskiden daha mutluyduk..Belki de küçük,hayattan bir haber olduğumuz içindir.Şimdi büyüdük,büyüdük ve gelişen olaylar karşısında kayıtsız kalamıyoruz ve bu da bizi mutsuz ediyor.Sanırım biz sorunsuz mutlu çocukluk yıllarımızı özledik.
Sevgiyle sağlıkla kalın:)

Asuman Yelen dedi ki...

Ah o kumaş parçacıkları ve bebekler. Biz ablamla senaryolu oynardık. En sevdiğimiz şeydi.
Çok d0kundu bu yazı bana.Bana göre de çocukluk bu kadar hasretle hatırlanıyorsa,sorun bugündedir. Ve bu günümüz maalesef safi sorundan ibaret.Sanki geçmişe sığınmaktan başka da çare yok gibi.
Yüreğine sağlık Nur'cum...

Çınar dedi ki...

Canım benim ne güzel anlatmışsın seni- tam da beni. Tek farkımız ben öyle uslu bir çocuk değildim daldan dala atlayıp çileden çıkarırdım annemi. Annemin komşu kadınlara elbise dikeceği kumaşları kesip biçip bebeklerime elbise diker Kadıncağızı güç duruma düşürürdüm:)

Özlem bunun adı daha çok Nur'cum, geçmişe özlem.

Ya da yaşananlara düzene isyan belki...

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Çınarcım, özleme, özlenene bir daha kavuşamama mutsuzluğu belkide yaşadığım o mutluluğu bir daha olsun yakalayamama.

Asumancım, ben,sen,bizler yaşadığımız dünyadan çocukluğumuza kaçmak, sığınmak bugün sahip olamadıklarımız için bunu sende çok güzel ifade etmişsin canım.

Tülaycım, biz sorunsuz mutlu çocukluk yıllarımızı özledik canım hemde çok özledik. Vardı belkide büyüklerin sorunları bize dert olmayan ama sorunların üstesinden gelebildiklerine eminim. Biz gelişen dünyada bu sorunların üstesinden gelemiyoruz:(

Hanifecim, bugün sahip olunan konuşan,gülen,ağlayan sesli bebekler dünyanın yaygara çağına geldiğinin işareti. Bizim sessiz bebeklerimiz ne güzeldi oysa dimi?

Özlemcim, ne yazık ki bulma imkanımızda yok. Şimdi elime alsam o iki küçücük bebeği kaybolmak istesem yaşadığımız dünyadan aklım nasıl uzaklaşırki tüm yaşananlardan. Evet canım mutsuzluk değil, mutluluğa olan özlem.

Yorumlarınızın hepsi yazımı tamamlayan içten duygular, hepinize çok teşekkür ederim.Sevgiler...

ege dedi ki...

Nur hanım, gittim, gittim çok geriye, bebeklerimle hayal kurduğum ve kurduğum hayallerin verdiği acıyla ağladığım günlere..Şimdi siz mutsuzmusunuz sorusuna..Ben bilmiyorum yazınızın içine öğle karştım ki kendimi bile bilmiyorum..Kaleminiz hiç tükenmesin arkadaşım..Selam, sevgilerimle..

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Sevgili Ege, bana ne mutlu ki beni anlayabilen, yanımda olan siz dostlarım var. Bende de sevgiler...

ÇOBAN YILDIZI dedi ki...

NURCUĞUM İYİ VE MUTLU BAYRAMLAR DİLERİM.

Ebru dedi ki...

İyi bayramlar.
Sevgiler

Adsız dedi ki...

ne güzel yazmışsın nur ablacım.çocukluk gibisi yok.sevgilerimle.

FİLİZ GÜNGÖR dedi ki...

DERLERKİ,GEÇMİŞE SIRTINI DNMEZSEN GELECEĞİ GÖREMEZSİN...AMA NE YAPARSAK YAPALIM,GEÇMİŞİ BİR KAMBUR GİBİ SIRTIMIZDAN ATAMAYIZ...İYİSİYLE,KÖTÜSÜYLE.İYİLER FAZLAYSA HÜZÜNLENİRİZ,YA KÖTÜLER ÇOKSA?İŞTE OZAMAN KAMBURUMUZ ACI VERİR,KANATIR YÜREĞİMİZİ,BAZAN BİR KELİME,BAZAN BİR OLAY,HABER GERİLERE UÇURUVERİR BİZİ...TAM ARTIK HUZURLUYUM,MUTLUYUM DERKEN ,GEÇMİŞ CANLANIVERİR GÖZÜMÜZDE...HÜZÜNLÜ OLMAK DAHA GÜZEL YÜREK YARASINDAN...SEVGİLER NUR HANIM.
FİLİZ

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...