Cumartesi, Nisan 30, 2011

YAŞAMIN KIYISI










Yaşamın kıyısı denilen yer   
Dünyaya gelme amacındaki vazifelerini yaptığına inandığında huzurlu...


Vazifelerinin karşıt görüş değerlerini düşündüğünde hüzünlü...


Üzdüklerim, kırdıklarım var mı? diye düşündüğünde dalgalı...


Üzüldüğün, kırıldığın anları düşündüğünde fırtınalı...


Daha yapmak istediklerini düşündüğünde telaşlı...


Sevdiklerinin varlığınla mutlu...


Kaybettiklerinin anılarıyla dolu dolu...


Keşkelerin, pişmanlıkların geride kalan sessizliğine iki damla yaşın esareti...

Her sabah güneşin doğuşu ilacının yanına umut azığı...

Ama illa ki!
Geçmişe arkanı dönemedi isen, sırtında taşıyabildiysen  onca yılı...
Bedenin yorgun, yüreğin yorgun, ruhun yorgun hem de çok yorgun...


İşte! öyle bir yerdir yaşamın kıyısı...






Cumartesi, Nisan 23, 2011

SEVİNİN KÜÇÜKLER - ÖVÜNÜN BÜYÜKLER

23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI TÜM DÜNYA ÇOCUKLARINA KUTLU OLSUN...













Tertemiz yüreklerin, pırıl pırıl beyinlerin,
ışıl ışıl geleceklere ve nesiller boyu devam edecek 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlamaları dileğiyle...








...

Perşembe, Nisan 21, 2011

YASAK MI? KURAL MI?





"Yasak" sözcüğü Zeki Alasya-Metin Akpınar ikilisinin "Yasaklar" tiyatro oyununu hatırlatır bana. Ne kadar aklıma yer ettiyse her yasak sözcüğüyle mutlaka hatırlar ve acınacak hallerimize gülümserim.
80'li yılların başında "Devekuşu Kabare Tiyatrosu" nun yönetimini Haldun Taner'den devralan Zeki Alasya-Metin Akpınar ikilisi topluluğu aynı isim altında sürdürdü. Politik ve toplumsal taşlama oyunlarının serisinden (aklımda kaldı kadarıyla) ikincisi olan "yasaklar" da yasaklar ve yasaklar nasıl delinir'i güldürü ve taşlama olarak sergiledikleri müthiş bir tiyatro oyunuydu. İçimizden, içimizi, bizleri, bizlerden birisini segiledikleri oyun "Güleriz ağlanacak halimize" sözcüğünün tam anlamıydı.




Ne yazık ki! Kül-tür'ü tür'lere ayırdığımız kül'lerinde eşindiğimiz bugüne gelineceğini sezinlemiş olan ikili 90'lı yılların başında bir bir kapanan tiyatrolara dahil oldu...

"Yasak" olumsuz bir kavramdır,ilk bakışta hürriyeti ve özgürlüğü kısıtlama, faaliyetleri engelleme gibi görünsede kurala dönüştürülüp muhakkak yaşamımızda olması gerekir. "Yasak" neden olduğunu bildiğimiz sürece kural olarak görüp saygıyla uyarız. Nedensiz, anlamsız yasaklara da dolayısiyle tepki veririz. Yasakları mantıksal algılamada, yaşamımızın olumsuzluklarına karşı konulması ve dolayısiyle "zaten olması gereken bu" kabulüdür. Bir anlamda birlikte yaşamanın düzenleyicisidir...

İsviçre'de pazar günü çamaşır asmak yasakmış ve herkes bu yasağa uyarmış. Bunu anlayamam, belki orada yaşamadığım için bilmiyorum ama vardır bir nedeni ne kadar anlamsız olsada.




"Özgürlük" başkalarının özgürlüğünü kısıtlamadığın sürece özgürlüktür.
"Yasak" kural olabildiğinde yasak sözcüğünün acılığını yok eder. Toplumsal kurallar bireysel kurallığa dönüştüğünde ise yasak olur...




Bir ay yirmi gündür blogumda geçiş izni olmayan renk kırmızı ile yazılı "yasaaah hemşerim" der gibi anlamsız yasak olan (Bu siteye giriş mahkeme kararı ile engellenmiştir) en nihayet son buldu.
Bir tıkla tüm blogspot'ları kapatan parmaklar açmak için tek tek uğraş veriyorlar, nedense!!!

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...