Pazartesi, Eylül 27, 2010

KIYAMET






Son günlerde yazamıyorum, daha doğrusu yazıyorum da! yayıma elim varmıyor. Ne yazsam "lay lay lom" gibi geliyor, düşüncelerimin gittiği yerle bağlantısı bulunmayan birkaç anı işte. Şimdilik hepsi sepette...





Daha ziyade okumak, dinlemek, araştırmak, tartışmak, beynimi yormakla geçiyor günlerim. Bazen üç maymunu oynamak geliyor içimden ama o zaman da son model arabasına binmiş, "çistat çistat" müziğini sonuna kadar açmış tur atanlardan yada et ucuzladı!!! diye mangalını kaptığı gibi çimlere koşanlarda ne farkım kalır diye düşünüyorum...


Benim, bizim çocukluğumuz ve gençliğimiz 2000 yılında kopacak kıyametle ilgili senaryolarla geçti. Çok uzak gibi görünen 2000 yılı büyüklerimiz için de, senaryo yazanlar için de kıyamet kopması muhtemel milenyumdu. Bunun için bir sürü uyduruk hikayeler dinledik, filimler seyrettik. Çok uzak gibi gelmişti 2000 yılı, işi hesaplara döktük, kaç yaşında oluruz? evlenelim mi? çocuk sorun olur, gibi. Yarı şaka yarı ciddi inanır, inanmaz durumdaydık. Halacığımın ileriyi gören tesbitleri vardı. "Su aynı, hava aynı, toprak aynı da insanlar devamlı coğalıyor nereye kadar gider ki, günün birinde birbirlerini yemeğe başlayacaklar, işte kıyamet" derdi...
Ve 2000 milenyum yılı geldi kıyamet kopmadı (mı)?
1990 ların ortasından sonra belirtilerini vermeye başlayan kıyamet tam denk gelmesede 2000 yılında farkındalığımız dışında koptu.



İnsanlar yok olmadı belki ama "İnsanlık" yok oldu...



Karikatürlerde hırsızların portreleri vardır; gözleri maskeli, elinde el feneri, sırtında çuvalı. Birde bunların gerçeği vardır hani! evimize giren, özelimizi karıştıran, yükte hafif parada pahalı olan eşyalarımızı çalan.
Artık gözümde bu tür hırsızlık o kadar masum ki! emin olun anlatamam. Tabi ki çok kötü bir şey, asla tasvip etmiyorum, etmiyorum da en azından yerine gelebilecek maddiyatlarımızı çalıyorlar. Ya şimdi!!!


Sağlığımızı çalıyorlar, çocuklarımızı çalıyorlar, organlarımızı çalıyorlar, duygularımızı çalıyorlar, umutlarımızı çalıyorlar, özgürlüğümüzü çalıyorlar, düşüncelerimizi çalıyorlar, gözümüzüm içine baka baka cebimizdeki parayı çalıyorlar, kısaca yaşamımızı çalıyorlar...


Ben artık düşüncelerimin sınırında imkansızı yaşıyorum...



Pazartesi, Eylül 13, 2010

SONUÇ...


Benim penceremden referandum sonuçları...


13 Eylül 2010'dan itibaren Ülkenin % 42' sinin artık bir anayasası yok...
 
Ülkenin yarısı darbeci...
 
Ülkenin yarısına çok yakın çoğunluğu "kumda yaşayanlar" (ki! bu tanım sahibinin, bana ait değil) yine yaptılar yapacaklarını...


Ülkenin % 58'nin karnı konuşmayla doyuyor...
 
Her ne kadar İstanbul tabloda bütün olarak % 45 görünse bile, gerçek İstanbul % 80 gerisi de zaten İstanbul değil...
 
Her ay sonunda gezmek için çıktığım yurt dışına gidişlerimde artık hiç bir zorluk yaşamayacağım...
 
İnsan hakları mahkemesi ithal edilip yurdumuza getirilişinden dolayı her bir insani hakkım olan sorunumu kolayca çözebileceğim...
 
Emekli olduktan sonra elimden alınan grev hakkıma geri kazandım. Artık istediğim anda işi bırakıp grev yapabileceğim...
 
Bu ülkenin % 42' sinin "aklınlan zoru var"...
 
Biraz daha yazarsam sabahın bir vakti alıp götürürler "gık" bile diyemem...
 
Akşamdan beri ne bulduysam yiyorum, sanırım bu gece bu mideyle uyuyamayacağım...





Çarşamba, Eylül 08, 2010

BAYRAM VE ÇOCUK


Kırmızı rugan ayakkabı, beyaz ponponlu çoraptır bayram. Minik beyaz gömlek, kırmızı papyondur. Bayram sabahı uyandığında yatağının başucunda bulduğun elbisedir. Lunaparktır, atlı karıncadır, dönme dolaptır bayram. Bir kenarı işli çiçeklerle bezenmiş mendildir, küçük cüzdanlarda biriktirilen bayram harçlıklarıdır. Şekerdir, şekerlemedir bayram. Umuttur, mutluluktur, çoşkudur. Asla büyümeyen çocuk, çocukluktur bayram...
 
Kaç yaşına gelinirse gelinsin, bir bayram sabahı çocukluğunu hatırlamayan varmıdır? Sanmıyorum...
 
TÜM DOSTLARIMIN, ARKADAŞLARIMIN, YOLU BLOGUMDAN GEÇEN YOLCULARIN VE TÜM ULUSUMUZUN BAYRAMINI EN İÇTEN DİLEKLERİMLE KUTLAR, DOSTCA, KARDEŞÇE, SAĞLIKLA VE SEVDİKLERİNLE GEÇİRECEK NİCE ŞEKER TADINDA BAYRAMLAR DİLERİM...
 
Sevgilerimle...

Pazar, Eylül 05, 2010

EN DEĞERLİ GECEMİZ









SU BEDENİ, İNANÇ YÜREĞİ TEMİZLER...


EN DEĞERLİ GECEMİZ KADİR GECEMİZ TÜM İNSANLIĞA HUZUR GETİRMESİ DİLEĞİ İLE TÜM İSLAM ALEMİNE MÜBAREK OLSUN...

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...