Cuma, Nisan 23, 2010

BU GÜN 23 NİSAN BAYRAMI HEPİMİZİN












23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN!!!
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE

Pazar, Nisan 18, 2010

ANILARDAN



Açık kumral saçları vardı, lüle lüle omuzlarına düşüyordu. Ufacık bir burun ve ağızla sanki bir çocuğu çağrıştırıyordu. Masum bakan gözleri saflığını vuruyordu yüzüne. İlk görüşte çok sevmiştim, içim ısınmıştı masumiyetine. "Hiç iş tecrübem yok." demişti. Önümde el yazısı ile doldurduğu müracaat formuna bakıp, "gördüm, bir yerden başlamadan iş tecrübesi olmaz," diye devam etmiştim.


Çalıştığım servise elemanlarımı ben seçiyordum, çoğalan işlerimiz için yeni bir eleman alacaktık. Müracaatların içinde iş tecrübesi olanların olmasına karşın ben onu tercih etmiştim. Sanki bana özel gönderilmiş gibi hissetmiştim, başka bir iş yeri onu yıpratır, harcanır diye düşünmüştüm.


Uzun yıllar birlikte çalıştık, ben o iş yerinden ayrılırken "o" çalışma hayatına alışmıştı, uçmaya hazır bir kuş gibiydi artık.
Ayrıldıktan sonra tabi ki görüştük, telefonlaştık. Ama yaşamın savruntuları herkesi kendi yaşamına hapsettiğinden yok oldu gitti bu beraberlik.


Otuz yıla yakın geçen zaman içinde ben onu hiç unutmadım. Hani herhangi bir obje veya bir söz birini veya bir olayı hatırlatır ya!
İşte Zinnur'la yaşadığım bir anı değil otuz yıl, kaç otuz yıl olursa olsun unutulacak gibi değildir.


İşe başlamasıyla önüne, biriken yığınla evrakımızı koymuş, tarih sırası ve dosyalama işlerini vermiştim. Heyecanla işine sarılmış umut vadediyordu ama çok çocuksuydu.


Geldiğinin ya ikinci yada üçüncü günüydü, günlerden cuma. Cuma günleri ödeme günü olmasından evraklarımız oldukca çok olur. Saat geç olmuş finans servisinden kasa evraklarımız gelmemişti. Titizlenmeye başlamıştım, evrakları kasaya işleyip, kasa defterini kapatıp mesaiyi geçe bırakmamak için Zinnur'a,
".....beyin odasından kasayı getirirmisin" dedim. Zinnur'cuk önündeki dosyalardan bunalmış bir halde, hiç soru sormadan aniden kalkıp gitti. Onu benim gibi herkes de çok sevmişti. Biraz sonra .....Bey Zinnur'u elinden tutmuş bir vaziyette kapıda belirdi. Zinnur'un yüzü kızarmış, biraz mahcup ama yine de dudaklarında hafif tebessümle, ....Bey ise kahkalarla girdiler odaya.
Meğer bizim Zinnur'cuk kasa evraklarını almak için gittiği finans odasının kapısında, ....beyin yanında duran iki metreye yakın, demir yığını kasaya bakıp da şaşkın bir vaziyette "Nur Hn. kasayı istedi ama ben bunu yanlız taşıyamam ki!" demiş.


Sonraları bu olaya kendi de dahil günlerce güldük. Ah! Zinnur'cuk şimdi nerelerdesin? seni bir kez daha ne çok görmek isterdim.
 

Şimdi bu anı nereden mi geldi aklıma?
Sanırım iş hayatını özledim, bir kere bile pazartesi sendromu yaşamadığım, her gün hiç bıkmadan severek gittiğim iş hayatını.
Son yıllarımda iş hayatına bilgisayar girse bile ben daha eskilerini, defter kokularını, dolma kalemlerimi, tozlu arşiv raflarını, şeritli hesap makinalarımı, kollu hesap makinası facit'timi, bir kuruş tutmasa bile tutturmak için günlerce uğraştığım bilançolarımı, akşam mesai bitiminde ince ince yerleştirdiğim çekmecelerimi, iş çıkışı koşarak eve gitmeyi özledim... 

Cumartesi, Nisan 10, 2010

BÜYÜYORLAR



Daha dün gibi, küçücük ellerin avuçlarımda büyümeye çalışıyordu. Bugün elimden tutmaya çalışıyorsun.
O gün bugün hiç bıkmadın kapınızdan çıkarken seni bırakıp gitmiyeyim diye beni bir şeyler bulup oyalamaya.
Dün feryatları koparırken o kapıda, bugün defalarca öpmeye...





Derin bakışlım, tatlı dillim, dünya güzelim benim. Gözlerin bakarken gözlerime sevgi kıvılcımları saçan ışıltım benim. Yanındayken elimi hiç bırakmayan, dizimden ayrılmayan ay yüzlüm. Gitmek istediğin ilk durağın ben, gelmesini istediğin ilk kişi ben. Senle geçen saatler sana da yetmiyor bana da cantanem...





Hızla büyüyorsun miniğim, doymadım daha ıngalarına, çoraplarını çıkarınca ağlamanı kesmene, süt kokan ağzına.
Güler yüzlüm, sevgi dolu yüreklim.
Yarış halindesin büyüklerinle, ananenin peşinden koşmaya, ağlamaya.
Ayaklarıma sarılışın, yüzüme "albeni" dercesine yükselişin, omuzumdan çekiştirip, gideceğimiz yere yön verişin.
Sen Can'sın cancanımsın...
ZAMAN HIZLA AKIP GİDERKEN SİZ HIZLA BÜYÜYORSUNUZ
Güzelliklere karşı büyüyün, güzellikler yaşayın ve her gününüz bugününüze eşdeğer olsun canlarım...



Cuma, Nisan 02, 2010

NİSAN



Sen şarkılarını söylerken
Dilinde bir notayım ben
Sen eteklerini savurup gezerken
Esen hafif rüzgarınım ben
Bu umursamaz hallerine
Yine de vurgunum ben
Adını Nisan kaydum
İçimdeki çocukluğum
İçimdeki gençliğim
İçimdeki baharımsın sen




Fotoğraf:
Canım arkadaşımdan
İzinle alınmadır...

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...