Daracık koridor. Kasvet.
3 ampul var tavanda...
2’si yanmıyor.
Damarına bağlı serum şişesini eline almış, ayaklarını sürüye sürüye tuvalete gitmeye çalışan pijamalı bitkin bir amca... Tuvalet ortak. Kapısında şalvarlı bir teyzecik, terlikli... Onun elinde kutu. İşeyecek, ki, tahlil yapılsın. Hava yağmurlu, ziyaretçilerin ayakkabıları çamurlu, yerler leş. Simitçi tablası gibi açık, seyyar bir araba duruyor o koridorda... Üst rafında hastaların yemekleri, yağları donmuş, alt rafında kurumuş yemek artıklı tabaklar. Ağır bi koku, burnunun direği kırılır... Bi de varil var. Hastabakıcı tabakları oraya boşaltıyor. Varil mi daha pis, hastabakıcının önlüğü mü, tam kestiremiyorum... Giriyorum bir odaya, 6 yatak, içerde 16 kişi var, hepsinin suratı sarı, hangisi hasta, hangisi refakatçi belli değil. Yedek iç çamaşırları naylon poşetlere tıkıştırılmış, yatakların altında... Pencereler kapalı, biri çivilenmiş, çivi paslı, camlarda iki parmak kir, dışarsı görülmüyor. Çarşaflar, miden bulanır. Analiz ettirmene filan gerek yok, bildiğin safra ve kan lekeli. Özetle... Bok götürüyor.
*
Devlet hastanesi burası.
Ücra köşede değil...
İstanbul’da.
*
Bakın, güya önlem alıyorlar, salgın yayılmasın diye okulları kapatıyorlar... Okullardan virüs kaptığı için ölenlerin sayısı mı fazladır? Hastanelerden virüs kaptığı için ölenlerin sayısı mı?
*
Daha bu sene nur topu gibi doğmuş 40 küsur bebeği, öldürüp, bisküvi kutusunda verdiler... Hani okul?
*
İddia ediyorum... Okulları kapatacağınıza, hastaneleri kapatın, salgın daha az yayılır!
*
Çünkü...
Sırf üniversite sınavında fazla puan aldı diye, sahip olunacak bir vasıf değildir doktorluk... Sırf yandaş olduğu için, her badem bıyıklıyı başhekim yapmaman gerektiği gibi.
*
Dolayısıyla, domuz momuz hikâyedir, ahalimize illa aşı yapılacaksa, “idrak aşısı” yapılsın kardeşim... “İdrak yolları enfeksiyonu” tedavi edilene kadar, durmak yok, gömmeye devam.
3 ampul var tavanda...
2’si yanmıyor.
Damarına bağlı serum şişesini eline almış, ayaklarını sürüye sürüye tuvalete gitmeye çalışan pijamalı bitkin bir amca... Tuvalet ortak. Kapısında şalvarlı bir teyzecik, terlikli... Onun elinde kutu. İşeyecek, ki, tahlil yapılsın. Hava yağmurlu, ziyaretçilerin ayakkabıları çamurlu, yerler leş. Simitçi tablası gibi açık, seyyar bir araba duruyor o koridorda... Üst rafında hastaların yemekleri, yağları donmuş, alt rafında kurumuş yemek artıklı tabaklar. Ağır bi koku, burnunun direği kırılır... Bi de varil var. Hastabakıcı tabakları oraya boşaltıyor. Varil mi daha pis, hastabakıcının önlüğü mü, tam kestiremiyorum... Giriyorum bir odaya, 6 yatak, içerde 16 kişi var, hepsinin suratı sarı, hangisi hasta, hangisi refakatçi belli değil. Yedek iç çamaşırları naylon poşetlere tıkıştırılmış, yatakların altında... Pencereler kapalı, biri çivilenmiş, çivi paslı, camlarda iki parmak kir, dışarsı görülmüyor. Çarşaflar, miden bulanır. Analiz ettirmene filan gerek yok, bildiğin safra ve kan lekeli. Özetle... Bok götürüyor.
*
Devlet hastanesi burası.
Ücra köşede değil...
İstanbul’da.
*
Bakın, güya önlem alıyorlar, salgın yayılmasın diye okulları kapatıyorlar... Okullardan virüs kaptığı için ölenlerin sayısı mı fazladır? Hastanelerden virüs kaptığı için ölenlerin sayısı mı?
*
Daha bu sene nur topu gibi doğmuş 40 küsur bebeği, öldürüp, bisküvi kutusunda verdiler... Hani okul?
*
İddia ediyorum... Okulları kapatacağınıza, hastaneleri kapatın, salgın daha az yayılır!
*
Çünkü...
Sırf üniversite sınavında fazla puan aldı diye, sahip olunacak bir vasıf değildir doktorluk... Sırf yandaş olduğu için, her badem bıyıklıyı başhekim yapmaman gerektiği gibi.
*
Dolayısıyla, domuz momuz hikâyedir, ahalimize illa aşı yapılacaksa, “idrak aşısı” yapılsın kardeşim... “İdrak yolları enfeksiyonu” tedavi edilene kadar, durmak yok, gömmeye devam.
YILMAZ ÖZDİL
03.11.2009
15 yorum:
SADECE UTANIYORUM ŞAHİT OLDUKLARIMIZA !!!!!
:((((((((((((((((((((((((
Bende! canımın içi bende utanıyorum.
Ve
neresinden tutacağımızı bilmediğimiz onca olumsuzluk...
Cok dogru yazmis yine Yilmaz Özdil.
Bir kac kez gittim bende devlet hastanesine hasta ziyareti icin. Saskina dönmüstüm odalardaki durumu görünce.Ordaki kalabalikta insan iyilesecegi varsa bile iyilesemez. Birde refakatci olayi nedendir anlamis degilim. Hasta bakicilar ne ise yarar?
Bu uygulama sadece bizde var herhalde. Yakini olmayan ne yapacak?
Birde su domuz gribi iyimi oldu ne?
alinmasi gereken önlemleri dinledikce
eh zaten bunlarin hepsi virüs olmasada yapilmasi gereken seyler degilmidir?Illaki hastalik korkusumu gerek?
Ne cok sorulu bir yorum oldu bu böyle:)
Nur hanim bazi sacmaliklari gördükce ülkem insani adina gercekten üzülüyorum ama bunlari ben dile getirince cevremdeki insanlar "aman burasi böyle begenmezsen dönersin" diyecekler diye konusamiyorum. Begenmemek degilde yakistiramamak benimkisi ayrica gercektende begenilesi seyler degil.
Sevgiler
Sevgili Sünter,
"Beyenmesen dönersin" diyenler burayı beyeniyorlarsa buyursun kalsınlar.
Ülkemizi ülke olmaktan çıkartanlar zaten bizler değilmiyiz?
Neresinden tutacağımızı bilmediğimiz birsürü olumsuzluklara çanak tutan yine biziz.
Kim nederse desin, artık umursamak istemiyorum. Okumasını, yorumlamasını, dinlemesini bilmeyen bir millet olduk neyazık ki!
Kör,sağır ve dilsiziz artık biz.
Sevgiler...
nasıl bir ülkede nasıl şartlar altında ve nasıl hiçbir şey yapmadan sesimizi çıkarmadan yaşıyoruz akıl alır şey değil...
Sevgili arkadaşım,
Yeni mezun doktor , diploma töreninde, yanlış hatırlamıyorsam okul birincisiydi, yaşadıkları eğitim sürecini eleştirmiş, "ben annemi arkadaşlarımın eline emanet edemem" demişti. Ben kendimi bildim bileli hastanelerin durumu içler acısı. Oralarda epey zaman geçirmiş biri olarak söylüyorum bunu. Üstelik benim kurumum ülkenin en hatırı sayılır hastaneleriyle anlaşmalı.Sünter çok haklı. Bu salgın ne derece tehlikeli boyutlarda bilinmese de çoktan hayatımıza yerleşmiş olması gerekip de bir türlü gerekli özeni gösteremediğimiz hijyen konusunda
belki büyük aşamalar kaydedebiliriz.
Sevgiler, iyi geceler...
Ben cok kotuyum dedım ya :(
Iste
ıyı olmak ıcın bı nedenım var mı dedırtıyor bu yazılar..
sadece benım ıyı sartlarda olmam yetmıyor huzurlu hıssetmem ıcın:(
"İdrak yolları enfeksiyonu"Bu hastalığımızdan tez zamanda kurtuluruz inşaallah.Hastaneler şifa bulmak için değil de hastalık kapmak için özel yapılanmış kuruluşlar sanki.Tesadüfen yaşıyor insanımız ne çare.Can dostum tüm ailene sevgilerimle.
Yılmaz Özdil'in ayağını ne zaman kaydıracaklar merak ediyorum.
Gazeteyi sırf onu okumak için alıyoruz....
Herzaman derim...
Önce sağlık ve eğitim diye
ne yazık ki ikiside vahim durumda şu anda
vah halimize.....
Ne kadar az kaldı Yılmaz Özdil gibi 'dışarda', korkmadan doğru bildiklerini yazan söyleyen aydınlarımız...
Hastanelerin durumuna ben de şahidim, Annemin yıllarca süren rahatsızlıkları nedeniyle. Elimi hiçbir yere dokunamazdım ve tuvaletlerin hali korkunçtu, hastane yemeklerini ise hiç yiyemezdik. Kaldı ki, Sevgili Asu'nun da dediği gibi,Annem de kurumu nedeniyle iyi hastanelerde yatmıştır hep. Devlet hastanelerinin durumu ise kıyas bile kabul etmeyecek kadar kötü.
Sevgili Sünter'in de dediği gibi; domuz gribi bir işe yaradı o da hijyen...
'İdrak yolları enfeksiyonu' hastalığımızdan iş işten geçmeden kurtulmak umudum ve dileğimle...
Sevgiler
Budur işte, Nur'cuğum bunu anlatmaya çalışıyorum herkese ben de.
Utanç verici şeyler bunlar.
Kesinlikle tek başına...
Ama tek başınada olsa yalnız değil!
Acı tatlı tüm hislerimize tercüman oluyor hergün....
Sevgiler.
" yahu bu bir takım kötü niyetli kişiler " diye başlarlar kesin televizyon ekranlarından açıklamalara.
utanmadan,sıkılmadan, hiç dertlenmeden tasalanmadan...
A aaa kimsenin özel sağlık sigortası yok mu ama?? Hadi o yok
diyelim,sağlığı bozulan onlar gibi Amerika'ya niye gitmiyo ama:D
Sevgilerrr
Yılmaz ÖZDİL'in kalemini çok seviyorum.Gerçekten duygularımıza tercüman oluyor kendisi de.Kalemine sağlık yılmaz Özdil'in.sevgiyle ve sağlıkla kalınız.
Yorum Gönder