Salı, Kasım 08, 2011

KEŞKE KENDİNİ BIRAKIP GİDEBİLSE İNSAN




Ben bir şey yazmıyorum, koca usta herşeyi benim yerime anlatıyor...



GİTMEK

Bugünlerde herkes gitmek istiyor.
Küçük bir sahil kasabasına,
Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara...
Hayatından memnun olan yok.
Kiminle konuşsam aynı şey...
Herşeyi, herkesi bırakıp gitme isteği.
Öyle "yanına almak istediği üç şey" falan yok..
Bir kendisi.
Bu yeter zaten.
Herşeyi, herkesi götürdün demektir.
Keşke kendini bırakıp gidebilse insan.
Ama olmuyor.
Hadi kendimize razıyız diyelim, öteki de olmuyor.
Yani herşeyi yüzüstü bırakmak göze alınmıyor.
Böyle gidiyoruz işte.
Bir yanımız "kalk gidelim",
öbür yanımız "otur" diyor.
"Otur" diyen kazanıyor.
O yan kalabalık zira...
İş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile,
Güvende olma duygusu...
En kötüsü alışkanlık.
Alışkanlığın verdiği rahatlık,
Monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor.
Kalıyoruz...
Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz.
Evlenmeler...
Bir çocuk daha doğurmalar...
Borçlara girmeler...
İşi büyütmeler...
Bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor.

Misal ben...
Kapıdaki Rex'i bırakıp gidemiyorum.
Değil bu şehirden gitmek,
İki sokak öteye taşınamıyorum.
Alıp götürsem gelmez ki...
Bütün sokağın köpeği olduğunun farkında,
Herkes onu, o herkesi seviyor.
Hangi birimizle gitsin?
"Sırtında yumurta küfesi olmak" diye bir deyim vardır;
Evet, sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin,
Kendi imalatımız küfeler.
Ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada.
Ölüm var zira.
Ölüme inat tutunmak lazım,
İnadına kök salmak lazım.
Bari ufak kaçışlar yapabilsek.
Var tabii yapanlar, ama az.
Sadece kaymak tabakası.
Hepimiz kaçabilsek...
Bütçe, zaman, keyif... Denk olsa.
Gün içinde mesela...
Küçücük gitmeler yapabilsek.
Ne mümkün.
Sabah 9, akşam 18
Sonra başka mecburiyetler
Sıkışıp kaldık.
Sırf yeme, içme, barınmanın bedeli
Bu kadar ağır olmamalı.
Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
Bir ömür karşılığı, bir ömür yani.
Ne saçma...
Bahar mıdır bizi bu hale getiren?
Galiba.
Ben her bahar aşık olmam ama
Her bahar gitmek isterim.
Gittiğim olmadı hiç,
Ama olsun... İstemek de güzel.



CAN YÜCEL


7 yorum:

laleninbahcesi dedi ki...

hislerime tercüman oldu gerçekten de...

Sevgimle

Asuman Yelen dedi ki...

Bence her okuyan Lale' yi tekrarlayacak. Hem Can babanın büyüklüğünden, hem de hepimizin aynı dev kafeste sıkışmışlığımızdan. Bir yandan da kendi küçük kafeslerimizde...
Tabii bazı istisnalar dışında :)

hüznün tadı dedi ki...

Zaman zaman her şeyi bırakıp gitmek istemeyen yoktur sanıyorum. Can babanın dediği gibi gittiğimiz olmadı hiç. Ama olsun...

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Sevgili
Lalecim,
Asumancım,
Mihribancım,
zaman zaman içimde kendime bile ifade edemediğim yoğunluk,durgunluk gibi bir şeyler hissetiğimde Can babaya sığınırım.
Her yazısını döne döne okuduğum halde yine ona başvururum, o günkü ruh halimden anlar onun satırları, sonra "işte bu" derim kendimi kendime anlatma satırlarına kavuştuğumda.
Çok teşekkürler ve sevgiler güzel dostlar...

öykü dedi ki...

Hayırlı bayramlar Nur ablam
ellerınden operım sevgıyle..

hayat izlerim dedi ki...

Nur'cum tam da benim duygularım desem, bize yazacak birşey bırakmamış Can Baba:))

ÇOBAN YILDIZI dedi ki...

Öyle bir güne denk geldi ki bunu tekrar okumak...Güvende olma duygusu...işte burada kaldım, alt mısraya inemedim,bir nfes aldıktan sonra devam ettim. Herkesin kendisini bulabildiği bu şiire ve Can Baba'ya selam olsun!

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...