BİR ARKADAŞLIK HİKAYESİ
Bir hastane odası iki yatak ve hayatla ölum arasındakı çizgide yaşamdan yana kalmaya çalışan iki kalp hastası.
Yataklardan biri pencere önünde diğeri duvar dibinde. Pencere önündeki sabahtan akşama kadar pencereden dışarı bakıp seyrettiklerini duvar dibinde birşey görmeden, aynı kaderi paylaşan birşey görmeyen hasta arkadaşına anlatıyor!
-Bugün deniz dünden daha durgun. Rüzgar hafif esiyor olmalı. Beyaz yelkenliler denizde belli belirsiz ilerliyorlar kuğu gibi süzülüyorlar.
-Park mı?Ha, park henüz tenha. Salıncakların ikisi dolu ikisi boş. Geçen haftaki sevgililer yine geldiler. Elleri birlerinden hiç ayrılmıyor. Şimdi erkek kızın saçlarını okşuyor, ne kadar birbirlerine yakışıyorlar.
-Erguvanlar bugün çıldırmış öyle bir çiçek açmışlar ki etraf mora boyanmış. Erikler desen keza, tepeden tırnağa beyazlar giyinmiş. İşte parkın neşesi çocuklar geldi. Ellerinde rengarenk balonlar var, ah kardeşim görmelisin.
Bu böyle sürüp giderken her gördüğünü anlatıp dururken ansızın bir kalp krizi geçirir pencere kenarındaki.
Duvar dibinde ki düğmeye bassa doktoru çağırabilir ve belkide arkadaşı kurtulabilir. Ama yapmıyor işte, şeytan karışıyor işine. Arkadaşı ölürse pencere kenarı boşalacak ve kendisi oraya geçecek. Bugüne dek kulaklarıyla duyduğunu gözleriyle görecek, düğmeye basmaz ve arkadaşı ölür.
Ertesi gün duvar dibinde olan yatağını pencere kenarına taşıtır. Bekledği an gelmiştir artık, kulağınla duyduklarını gözlerinle görebilecektir artık.
Yattığı yerden pencereden dışarı bakar.
Dışarıda kapkara bir duvar...
Web'den bir alıntıdır...
18 yorum:
Ne denebilir ki?
Biri,kader arkadaşına hayat katıp can verebilmek onu hayata baylayabilmek adına hergün hayalinde canlandırdıklarını anlatırken, Öteki,ölümden kurtarması mümkünken arkadaşını, parmağını bile oynatmıyor,kendi egosunu tatmin için. Şimdi baksın boş duvarlara...
Tıpkı gerçek yaşamdaki gibi. Arkadaşımız dostumuz dediğimiz, mutlu olsun diye ne fedakarlıklar yaptığımız ama ilk fırsatta ayağımızı kaydırmak için ellerinden geleni ardına koymayan ne 'arkadaşlarımız' olmamış mıdır hepimizin?
Sevgiler
Çınar'cım,
Bense çok düşündüm,
arkadaşınla hayallerinimi paylaşıyordu?
yoksa!!!
karar veremedim...
Nur ablacim, bence bu hayattaki her sey bir ayna, aynaya bakinca kendimizin icinde olanlari görürüz. Kendimizin icindekiler güzelse, herseyi güzel görürüz, kendimizin icindekiler cirkinse, güzel seylere baksada gözlerimiz herseyi cirkin görürüz.
Ilk hastanin ici güzelmis güzel seyler görmüs, ikincinin ici cirkinmis sadece duvar görmüs.
Cinar ablamin yorumuda cok güzel, bazi kimseler seni hayata baglamaya calisirken, kimileride seni hayata baglayan ipini kesmeye calisiyor.
Öpüyorum ablacim
Bence ikinci hastanın gönül gözü kapalı olduğu için gerçek güzellikleri görmekten aciz.
Eğer öyle olmasaydı kendisine bu güzellikleri anlatan , hastane odasında kendisiyle aynı kaderi paylaşan oda arkadaşını kurtarmak için çaba sarfederdi.
Hayattaki can alıcı kural bu olsa gerek;
Ne yaparsan onu bulursun.
Güzelliklerin sizinle olması dileğiyle
sevgiler
bedeni var da ruhu yok!
ölüm bile olsa kendi çıkarını düşünmüş.((
Sevgili Nur'um;
İkinci hastayı bu vicdan azabı uzun yaşatmaz sanıyorum.Kendini nasıl affeder onu da bilemiyorum.Bu hikayeyi daha önce okumama rağmen içim yine de çok acıdı.Sevgilerimle.
ben de biliyordum bu hikayeyi. aslında bir de yapraklı versiyonu var. son yaprağın düşmesiyle öleceğini düşünen biri var. her gün pencere kenarındakine soruyor. ama hep düşmedi diyor. ama hatırladığım kadarıyla o hikayede son yaprak düşmediği için (aslında düşüyor da, diğer hasta söylemiyor umudu kaybolmasın diye) hasta sonunda iyileşiyor. ben o şeklini anımsamaya çalışayım şimdi. bu türlüsü acı gerçekten de.
bunu okuduğumda yaklaşık 2-3 yıl öncesiydi..
nasılda duraklayıp sayfaa bakakalmışım, hiç UNUTMAM.
Bence karşılıksız sevginin,
ömre ömür katmanın en güzel anlatımıdır.
görmek isteyince AH BU GÖZLER NELER GÖRÜYOR !!!!!
Vermek istemeyince de aslında sadece boşluğa SIKI SIKI SARILIYOR BAZILARI :((((((
SEVGİLER CANIM BENİM...
İnsanoğlu değişmiyor, değişemiyor. Ölümün kıyısında bile ayak oyunları devam ediyor.Kamil, ölümüne kadar kamil, bencil, sonuna kadar bencil.
Ne acı bir derstir bu, tam da yolun sonunda alınan..
Sevgiyle kal...
Sevgili Nur hanim,
Hikayeyi okudum,yorumlarida.Benim düsündeklerim de, Belgin hanim basta olmak üzere, tüm yorumcularin düsündükleriyle ayni.
Asumana da katiliyorum,cok kötü bir ders olmus.
Bu hikayeden yola cikarak,acaba hangimiz kapkara bir duvari bile rengarenk,hayat dolu bir mekana cevirebiliyoruz?
Sevgiler
selamlar
Güzel ve de anlamlı bi yazıymış.
Çok sevgili Dostlar,
Geçen sene okuduğum bu yazıyı bende ilk okuduğumda aynı sizler gibi düşünmüştüm.
Ama psikologlar diyor ki
"Kişi sahip olduğu değeri anlatırken çoşkularını ön plana çıkartırsa, sahip olmayanların duygularını kamçılıyor demektir." der.
Yine de yorum kişiye aittir.
Sevgi ile kalın
Çok severim bu hikayeyi. Hayata daha olumlu bakabilsek keşke...
Defalarca okuduğum bu hikayeye sizin açınızdan bakmayı hiç düşünmemiştim aslında.
sanırım başkalarının sahip olduklarını çekemeyecek kadar haset doluysa insan bunun gerçekleşme olasılığıda çok yüksek.
elimizdekilele daima mutlu olan ve kanaat edenlerden olabilmek dileğiyle.
iyi geceler,sevgiler..
Çok ders verici bir yazı imiş.
Sevgilerr
Çok hoş bir paylaşım oldu benim için.
Çok değişik.
ödülün ve mimin var YAŞAMIN KIYISINDA bekler seni
sevgiler..
:):):)
Sevgili Nur Hanim, uzun zamandir ayri kaldim bu diyarlardan. Sanirim artik dondum ve size de ugrayip bir merhaba diyeyim dedim. Nasilsiniz,umarim her sey istediginiz gibi gidiyordur. Sevgiler.
Yorum Gönder