
Dost blog arkadaşımız jivago tarafından mim'lenmişim, bu konuda beni düşünmüş olmasından dolayı çok teşekkür ederim. Mim'imizin konusu "2009 yılının neden iyi geçtiğine dair beş (5) madde".
Her gün olumsuzlukların çoğaldığı dünyamızda, 2009 yılı içinde iyi sayabileceğimiz beş maddeyi bulabilmek için 2010 yılını bitirmemiz gerekli aslında. Belki 2010 yılına göre, 2009 yılında iyi geçtiği vaysaydığımız seçe seçe beş madde bulabiliriz.
* Dünyada binlerce insanımızın yok olduğu depremlere bir yenisi eklenip "Marmara"ı depremi olmaması 2009 yılını suç almasından kurtarıyor. 2010 yılı ilk üç ayı ne yazık ki bu konuda suçlu. 1999 yılı da daha yaralarını bile sarmadığımız suçlu bir yıl. Ve geçen onbir yıl bu konuda hiç bir önlem almadan sadece bol bol konuşmalarla geçtiğine göre, giden yıllara depremi yaşatmadığı için iyi geçen yıllar sınıfına koyacağız. 2000 yılından sonra yapılan binalar alel acele çıkartılan bir yönetmelikle "depreme dayanıklı" olarak yaşamımıza girmesi, gözümüzü kapatıp görmek istemediğimiz binlerce ruhsatsız binanın içinde yaşayacak binlerce insanlarımızın sadece "ölü sayısı şu kadar tahmin ediliyor" ayrıcalığını düşünmeden "neyse bir yılı daha atlattık" diyerek yaşamı ertelemekten öteye geçmeyecektir.
* 2009 yılında 3G girdi yaşamımıza, bu iyi bir şeymi? Dünyamız ve benim için iyi bir şey değil ama milyonlarca vatandaşımız çılgınca sarıldığına göre 2009 yılının iyi geçmesine dair bir maddesine girer çünkü globalleşen dünyaya bir adım daha yaklaşmış oluyoruz. Burnumuzun dibindeki olur olmaz yerlere dikilen baz istasyonlarını düşünmezsek mutluluk tanımı bu, artık millet diye birşey kalmıyor, hepimiz avrupalıyız, hepimiz amerikalıyız.
Dünyayı yok etme mücaadelesine bir adım daha yaklaşmak benim için. "Ah çocukluğum, ne güzel di!" diyemeyecek, çocukluğunu özleyemeyecek nesillerin yetişmesi demektir benim için. Servisle okula giden, sokak kültürü alamayan, teknolojini karşısında sanal oyunlarla vakit geçiren, taşların sesini duymadan satranç, dama oynayan çocuklar büyüdüklerinde çocukluklarını özlemek gibi bir lüksleri olabilir mi? Yarışa sokulan çocuklarımız okul harici hızlandırılmış kurslara, ek eğitimlerle yetiştirmeye çalışırken, ana ihtiyacı olan doğanın tadına ulaşamazsa, kazanmadan harcamaya alışırsa, reklamlarla yaşarsa, modern kafe'lerden kahve kültürü alırsa ne çocukluğu ne gençliği kalır. Ve en acısı da TV dediğimiz aletle gören ama ulaşamayan evlerdeki çocukların düş kırıklarının, ulaşma bahasına yanlış yollarda aramanın yarattığı olumsuzluklar.
* 2009 yılında 3G girdi yaşamımıza, bu iyi bir şeymi? Dünyamız ve benim için iyi bir şey değil ama milyonlarca vatandaşımız çılgınca sarıldığına göre 2009 yılının iyi geçmesine dair bir maddesine girer çünkü globalleşen dünyaya bir adım daha yaklaşmış oluyoruz. Burnumuzun dibindeki olur olmaz yerlere dikilen baz istasyonlarını düşünmezsek mutluluk tanımı bu, artık millet diye birşey kalmıyor, hepimiz avrupalıyız, hepimiz amerikalıyız.
Dünyayı yok etme mücaadelesine bir adım daha yaklaşmak benim için. "Ah çocukluğum, ne güzel di!" diyemeyecek, çocukluğunu özleyemeyecek nesillerin yetişmesi demektir benim için. Servisle okula giden, sokak kültürü alamayan, teknolojini karşısında sanal oyunlarla vakit geçiren, taşların sesini duymadan satranç, dama oynayan çocuklar büyüdüklerinde çocukluklarını özlemek gibi bir lüksleri olabilir mi? Yarışa sokulan çocuklarımız okul harici hızlandırılmış kurslara, ek eğitimlerle yetiştirmeye çalışırken, ana ihtiyacı olan doğanın tadına ulaşamazsa, kazanmadan harcamaya alışırsa, reklamlarla yaşarsa, modern kafe'lerden kahve kültürü alırsa ne çocukluğu ne gençliği kalır. Ve en acısı da TV dediğimiz aletle gören ama ulaşamayan evlerdeki çocukların düş kırıklarının, ulaşma bahasına yanlış yollarda aramanın yarattığı olumsuzluklar.
Tabi ki! teknolojiye karşı değilim ve hatta olması gerek biliyorum, gerekte merdivenin ilk basamağından son basamağına atlanmasına, eğitimini almadan kullanılmasına karşıyım. Uydu'ya bir adım daha yaklaşırken, geleceğe devredeceğimiz yaşadığımız dünyayı düşünmeyenlere karşıyım. Dünyayı yaşanmaz hale getirip ve bunu gören, kendine uydu'da yer arayan ve bu uğurda güçsüzlerin üzerine basanlara karşıyım.
* 2009 yılında neden iyi geçen bir madde de, "Ayakkabısı olmayan bir çocuğun çorapla okula gitmesinin ve müdür tarafından azarlanarak okula alınmama"sının ve bu günlerce medya manşetlerinde yayımlanmamasıydı. Benzer olaylarla karşılaşsakta bu denli acımasızı yoktu sanırım.
* 2009 yılında neden iyi geçen bir madde de, "Ayakkabısı olmayan bir çocuğun çorapla okula gitmesinin ve müdür tarafından azarlanarak okula alınmama"sının ve bu günlerce medya manşetlerinde yayımlanmamasıydı. Benzer olaylarla karşılaşsakta bu denli acımasızı yoktu sanırım.
2009 yılında ve geçtiğimiz tüm yıllarda da ülkemizde bu yoksulluk vardı ve hatta daha acı yoksulluklar. Bu gün de olan ve yarınlarda da olacak olan bu yoksulluğu medya manşetlerinde günlerce yayımlayıp da sonuca gidilmemesi, bu olayları çocuklarımızı rencide etmeden çözüme ulaştırılması, bu kadar mı zor? Çevremizdeki yoksulluğu görmezden gelip, medya manşetlerinin gözümüzün içine, içine sokması mı gerek. Hem de üç gün sonra unutulması misali.
Bir taraftan yaşamın ne olduğunu bilmeyen çocuklar yetiştirirken bir yaraftan onur duygusunu çaldığımız çocuklar yetiştiriyoruz. Biz büyükler bugünün kavgasını yaparken yarının felaketini hazırladığımızın farkında bile değiliz.
* TBMM Genel kurulu'nda 1 Mayıs'ın "Emek ve Dayanışma Günü" adı altında tatil olmasına ilişkin kanun tasarısı kabul edildi.
"1 Mayıs Bahar ve işçi bayramı" 1923'den bu yana ülkemizde kutlanırken talihsiz bir kutlama sonucu korku tüneline girmiş ve yasaklanmıştı. Sonuç gerçekten çok acıtıcıydı. Sebep! yine "Balık baştan kokar" misaliydi. İnsanların isteklerini görmezden gelmek, isyanları kanla bastırmak ve işten atmak. Üniversitelere giren ikilik, işçi haklarına yasayla engel. Grevlere, sendikalara yasaklama getirmek.
* TBMM Genel kurulu'nda 1 Mayıs'ın "Emek ve Dayanışma Günü" adı altında tatil olmasına ilişkin kanun tasarısı kabul edildi.
"1 Mayıs Bahar ve işçi bayramı" 1923'den bu yana ülkemizde kutlanırken talihsiz bir kutlama sonucu korku tüneline girmiş ve yasaklanmıştı. Sonuç gerçekten çok acıtıcıydı. Sebep! yine "Balık baştan kokar" misaliydi. İnsanların isteklerini görmezden gelmek, isyanları kanla bastırmak ve işten atmak. Üniversitelere giren ikilik, işçi haklarına yasayla engel. Grevlere, sendikalara yasaklama getirmek.
Bugün, tüm bunları çözememişken işçilere ekmek yerine bir günlük tatillerini piknik yapsın diye geri vermek.
* İşsizliğin bugüne göre daha az olması.
Binlerce işçimizin 2009 yılında bir işi varken 2010 yılının daha ilk üç ayında bile bir işleri olmaması.
En azından 2009 yılında, milletvekilleri(miz) kırmızı ışıkta geçme ayrıcalığının akıllarına düşmemesi. (Çok merak ediyorum, yaya olmaları halinde kırmızı ışıkta geçerken plakalarını nereye takacaklar?)
HSYK'nın daha az yıpratıldığı.
Saçma sapan kahvaltıların daha gündemde olmadığını da sayabiliriz.
Benim için ise, 2009 yılı ne ifade ediyordu? diye düşünürsem, tek kalıcı ayrıcalık evimi değiştirdim. Bu da gelecek yılarda, 2009 yılını anma adına kullanılabilinir ve iyi geçtiğine dair kalan dört önemli madde sağlık,sağlık,sağlık,sağlık!
Bende, yolu blogumdan geçen tüm okuyucu ve dostlara paslıyorum bu mim'i.
* İşsizliğin bugüne göre daha az olması.
Binlerce işçimizin 2009 yılında bir işi varken 2010 yılının daha ilk üç ayında bile bir işleri olmaması.
En azından 2009 yılında, milletvekilleri(miz) kırmızı ışıkta geçme ayrıcalığının akıllarına düşmemesi. (Çok merak ediyorum, yaya olmaları halinde kırmızı ışıkta geçerken plakalarını nereye takacaklar?)
HSYK'nın daha az yıpratıldığı.
Saçma sapan kahvaltıların daha gündemde olmadığını da sayabiliriz.
Benim için ise, 2009 yılı ne ifade ediyordu? diye düşünürsem, tek kalıcı ayrıcalık evimi değiştirdim. Bu da gelecek yılarda, 2009 yılını anma adına kullanılabilinir ve iyi geçtiğine dair kalan dört önemli madde sağlık,sağlık,sağlık,sağlık!
Bende, yolu blogumdan geçen tüm okuyucu ve dostlara paslıyorum bu mim'i.
Herkes yazsın, yazsın ki belki birimizin unuttuğunu birimizin hatırlayacağı iyi geçen maddeleri bulup çıkarabilelim hep birlikte.
Savaşların, açlığın, aile içi şiddetin, intiharların, işsizliğin, tecavüzlerin, haksızlığın hergeçen gün arttığı dünyamızda (ülkemizde) bir umut ışığı bulmak için...
Savaşların, açlığın, aile içi şiddetin, intiharların, işsizliğin, tecavüzlerin, haksızlığın hergeçen gün arttığı dünyamızda (ülkemizde) bir umut ışığı bulmak için...