Cuma, Aralık 23, 2011

BEN Mİ? SADECE YEDİ MİLYARDAN BİRİYİM

Yedi maddeyle BEN!
Sevgili blog dostumuz
Mehmet Beye teşekkür ederim ve yedi maddeyle ilginç yanlarımı ve yedi gerçekle kendimi tanıtmam konusunda bir mim göndermiş.
İnsanın kendisini tanımlaması zordur, şimdi! iyi ve güzel gerçeklerimiz dururken iyi ve güzel olmayan gerçeklerimizi yazmayacağımıza göre:)
Zaten iyi olmayan gerçeklerimizi ne zaman görmüşüz ki!!!
Bizim kendimiz için bildiğimiz gerçeklerimiz hep doğrudur:))

Daha önce iki sefer bu mim dolaşmıştı ve banada değmişti, şimdi o yazılarımdan biraz kopya biraz ilave ile kendim hakkında gerçekleri yazarak blog dostuma vazifemi yerine getireceğim.

1- Tipik bir oğlan burcuyum ve hemen hemen tüm özelliklerini taşırım. Yanlız asla inatçı biri değilimdir. Kim olursa olsun, beyaza siyah dese " sanırım beyaz" derim, yok karşımdaki "hayır siyah" dese asla itiraz etmeden "tamam siyah" derim. Kendisinin yanılgısını anlamasını tercih ederim.

2- Ben hiç bir canlıyı üzemem, kıramam ve asla eziyet edemem. Sözlerime öyle dikkat ederim ki, konuşmakta bocalarım. Ve hatta cansız varlıkları bile, gerek ev eşyası, gerek giysileri bile sever okşar, oradan oraya atamam. Bir örümcek bile görsem severek elime alır ait olduğu yere bırakırım. En büyük fobim faredir, çok korkarım ve tiksinirim, yolda ölüsüne rastlasam yolumu değiştirir ama yine de çok üzülürüm. Yolda ayak altında öldü diye. Kavgayı bilmem, zaten edememde, pısırık ve aynı zamanda da akıllı geçinen aptalımdır.

3- En zayıf tarafım çocuklardır. Ne için ağlarlarsa ağlasınlar onlarla birlikte ağlarım, seyretmeye doyamam daha hiç bir kire bulaşmamış masum yüzlerini ve çok iyi anlaşırım sokakta bile rastladığım hiç tanımadığım çocuklarla. Bana göre canlı varlıklarda çocukların ayrı bir yeri vardır. Çocuklar 10-12 yaşına kadar melek sonrasında insan olduğunu düşünürüm.

4- Eğri-yamuk-kaymış-sırası bozulmuş hiç bir şeye tahammülüm yoktur. Simetrik olmalıdır herşey. Nerede olursa olsun düzeltmek için elim gider. Çok yorgun olsam bile oturduğum yerden kalkar, gözüme takılan milimlik eğriliği düzeltirim. Komşu kapısı paspasların benden çektiği çoktur da sokağımızdaki park eden arabalara bir şey yapamıyorum.

5- Uykum gelse bile (genelde kolay gelmez.) uyumamak için mücaadele veririm. Uykunun yaşamdan çalınan zaman olduğunu düşünürüm. Ne kadar az uyursam o kadar çok yaşadığımı ve bir o kadar da zaman tasarrufu yaptığımı kendime inandırmaya çalışırım.

6- Diplere, köşelere, hemen kalkamayacağım yerlerde oturamam. Her an kalkacak gibi uçlara oturur, hareket halinde olmayı tercih ederim. Kapalı yerleride hiç sevmem, sokak kapısı hariç kapalı kapılar beni çok rahatsız eder, heran havayla temas halinde olmayı tercih ederim.

7- Sabır benden korkar, ismine leke getiricem diye:) bendeki sabrın ne sonu var nede sonu gelecek gibi. Hoşgörüm ise karşımdakilerini bezdirecek aşamasına gelmiş durumda ve her zaman tüm olumsuzluklarda kendimi sınarım ve karşımdakinin durumunu "acaba" larla yok etmeye çalışırım. (Bu madde en acı hiç sevmediğim ama gerçekten hiç sevmediğim gerçeklerim de! elimde değil can çıkmayınca huy çıkmazmış.)



Geldiniz, okudunuz ve beni tanır gibi oldunuz. Şimdi sıra sizde, yazın bende sizlerin gerçeklerini okuyayım:)
Sevgilerimle...

13 yorum:

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Tipik oğlak kadını işte; aynı ben :))
Kocaman sevgiler Nur'cum :)

www.macerakitabim.com dedi ki...

Nur ablacım,
Sanırım yakınlarında olup, birazcık size sürtünmem gerekecek:)))) Belki bana da bulaşır bazı şeyler:))))
Sevgiler

Asuman Yelen dedi ki...

Bizim Rayuşla çok yerde örtüşüyorsun Nur' cum. O da oğlak tır. Çocuk konusunda buluştuk. Uykum gelince ben asla mücadele edemiyorum :(
Bir de örümcek. Bırak elime almayı resmine bile bakamam.

beenmaya dedi ki...

yani anlaşılan o ki her halin güzel ve özel senin :))

NzlGl dedi ki...

Tüm maddeleri dikkatle okudum ve size çok özendim:)

Aynur (Küçük Hala) dedi ki...

3 ve 4
sanki ben yazdım :))

Mehmet Osman Çağlar dedi ki...

Sobemi kabul edip içtenlikle sıcacık cevapladığınız için çok teşekkür ederim sevgili Nur hanım. Siz bunu, postlarınız ve diğer bloglara yorumlarınızla zaten hep yapıyorsunuz. Bundan da önemlisi üstlendiğiniz o olağanüstü vizyonla genç neslin ufkunu açıyor, eski geleneksel değerlerimizi genç kuşaklara, kendinize tarz sevecen, naif üslubunuzla sunuyor; onlara geçmişin güzelliklerini, azla yetinerek, gerçek zenginliğin yakalanabileceğini anlatıyorsunuz.

Öğrenen ve sizi dikkatle takip eden o gençlerden biri de benim.:) Şaka yapıyorum elbette, ben de altmışına merdiven dayamış blog dostunuz olarak, sizin harkulade anlatımınızla her seferinde geçmişe güzel yolculuklar yapıyor,
o günleri hasret ve özlemle yad ediyorum. İyi ki varsınız!

Ben de tipik bir koç olarak en iyi anlaşıp geçinebildiğim oğlak burcu dostlarımı hep takdiri şayanla izlemişimdir. Ayrıca benzeştiğimiz ayrı bir konu da fare fobisidir. İnanır mısınız küçücük bir tarla faresi bile dizlerimin bağını çözmek için yeterlidir. Bu durum maalesef ikizlerimin alay konusu olmaktadır. Diğer maddelerle sizi daha iyi tanıma fırsatı verdiğiniz için de ayrıca teşekkür ederim, sağ olun.

Uzun yıllara güzel paylaşımlar dileklerimle, size, eşinize, aileye ve özellikle torunlara en kalbi sevgi ve dostluklarımla...

Çınar dedi ki...

Seni daha yüzünü görmeden yalnızca sesini duyarak sevdim ve birgün karşılaşırsak ablammışsın gibi kendime yakın bulacağımdan emin olduğumu söylemekte ne kadar haklıymışım bir kez daha bu maddelerden anladım. Birçok konuda tıpatım aynıyız. (Ee ne de olsa oğlak'ız ikimizde) Örümcek konusunda ayrılıyoruz ama. Ben örümceği gördüğümde bile kaskatı kesiliyorum, şimdilerde biraz daha hafiflese de korkum. Fare konusundaysa hayret ettim. Ben fareyi sevimli bile bulurum dişlekliği, zeki bakışlarıyla. Gerçi yakından görünce ne yapacağımı bilmiyorum ama:)) Mehmet Bey'i ise ayıpladım fareden korktuğu için:))))

Eğri ve yamuk gördüğüm eşyaları düzeltme konusunda ne kadar benziyoruz. Misafirlikte bile afedersin deyip kalkıp düzelttiğim şeyler olmuştur:))

Ben kolay uyurum ama uykuda geçen zamanın yaşamdan çalınmış saatler olduğu konusundaki benzerliğimiz ilginç.

Daha önceki mim den kopya çekmemizin ne sakıncası var. ( Ben de kopya çektim:)) Eskiden neysek şimdi de o değil miyiz :))

Yedi maddede seni bir kez daha tanımış olmaktan mutluyum.

Sevgiler

öykü dedi ki...

7 mılyardan bırısın ama
en tatlı bırısın:)

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Buu kadar güzel yorumlar karşısında ne yazacağımı bir türlü bilemedim.
En iyisi hepinize yürekten teşekkür edeyim, iyi ki varsınız:)

Zeugma dedi ki...

En çok 5.maddede hemfikirim sizinle.Uykunun insan yaşamının yarısını alıp götürdüğüne ben de çok inanırım. Mümkün olduğunca az uyumaya, kendimi buna alıştırmaya çalışırım o yüzden. Gecenin sessizliği ve gizemi ayrı güzeldir üstelik.
Sevgiler...

MAVİANNE dedi ki...

seni tanıdığım için çok mutlu oldum
ne kadar güzel bir kalp vra burada
okuduklarımı çok sevdim
2012 de herşey istediğin gibi olsun
sevgiler

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Sevgili Zeugma,
gecenin kendine has o güzelliği beni hep uykusuz bırakıyor ama:)
yine de gece insanın sırf kendinle kalması kadar güzel bir şey yok gibi.

Sevgili Mavianne,
Çok teşekkür ederim güzel satırların için, seninde 2012 yılın gönlünce olmasını dilerim.

Sevgilerle...

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...