Çarşamba, Mart 26, 2008

ACIMASIZ GECELER

Sessizliğin verdiği sıkıntı, yorgun olan yüreğini daha bir sıkmıştı bu gece. Yine zor bir gece başlıyordu, sabahı zor eden gecelerden biri... Yanında yatan ablası uykuya direnememiş, yarı açık gözleriyle dalmıştı az önce. Sıkıntıyla kıpırdadı, çok fazla hareket edip ablasını uyandırmak istemiyordu. Yattığı yerden gözlerini tavana dikti, beyaz kirece boyalı tavanda geçmişini arıyordu sanki. Gece lambasının hafif aydınlığı, tavanda istemediği oyunlar sergiliyordu gözlerine. İşte yine oraya sinmiş bakıyordu. Zor geçen gecelerden birinde düşlerinde görmüştü onu ama şimdi gerçekti işte! Gelmiş, karşısında olanca yalın haliyle duruyordu.
Onu düşünde gördüğü gece çocukluğu gelmişti aklına. Ne güzeldi köyleri! Taşlıktan çıkılan kapı önü, çiçeklerle dolu ön bahçesi, arkada uzanan üzüm bağları, ailesi... Neşe dolu, cıvıl cıvıl bir hayat... Evin en küçüğü olmasından dolayı sevgileri hep üzerinde taşımıştı. "El bebe gül bebe" büyümüştü. Çok söylemezlerdi sevgi sözcüklerini ama hissettirirlerdi bakışlarından, anlardı çok sevildiğini.
Sonra babaannesi, hep sırtında taşımıştı küçüklüğünde. Sırtından indirse bile kucağına alır, dizlerinde hoplatır, yerlere bırakmazdı hiç. Onu okula da babaannesi hazırlamıştı. Hazırlanmak!. Ne tuhaf hayatta her şeye önceden hazırlanıyor insan, yarını bilmeden, geleceği düşünmeden.
"Bir an sonrası yokken, bir gün, bir ay, bir yıl sonrası için bile hazırlanıyoruz" diye sessiz bir şekilde mırıldandı.
Yanında yatan ablasının sağından soluna dönerken, ışığın görüş alanı değişmiş, beyaz tavanda geçmişinden başka günleri getirmişti gözüne.
Ne hayallerle hazırlanmıştı evliliğe, mutluydu çok mutlu. Sevdiği adamla evlenecek, sıcacık bir evi olacak, çocuklarını büyütecekti. Oysa gelinliği onunla alay eder gibi tavanda takılıydı şimdi. Kısa bir nişanlılık dönemi geçirmiş, hep evliliğe, giyeceği gelinliğe hazırlamıştı kendini.


Saate takıldı bir an gözleri, daha çok erkendi, sabaha, günün ilk ışıklarına daha çok vardı. "Ne farkeder ki? Belki sabah bile olmaz bu gece," diye düşündü.
Küçük yaşta evlenmişti, sevdiğine kavuşmak için bekleyememişti fazla. Mutlu geçen evliliğini çocuklarla doruğa çıkarmak istiyor ama olmuyordu. Hazırlık yapıyordu devamlı, "işte şimdi" der olmuştu her ay. Ne çok giysi, oyuncak almış, alamadıklarını da kafasında hazırlamıştı.
Üç yıl beklemişti oğluna kavuşmak için. "Tam kaç yaşında şimdi?" diye düşünüyor olduğuna kızdı birden. "Oğlumun yaşını unutacak kadar da değil artık!"
Sesli konuştuğunu ablasının uykudan uyandığını hissettiğinde anladı. Ablası uyanmış, ses etmemiş, sadece kardeşinin elini sıkı sıkı tutmuştu. İçine bir sıcaklık yayıldı. "Uyumaya çalış," diyordu ablası fısıltıyla. Uyarısına uymak için sıkıca kapadı gözlerini, belki karanlık daha kolay yapacaktı sabahı, belki de alışması gerekliydi.
Evinden koparıp apar topar getirmişlerdi baba evine. Sevgi yumağı içerisindeydi ama kendi evinde olmayı tercih ederdi. Ne olacaksa olsun! kendi evinde olmalıydı belki de. Üç yaşına gelen oğlunu yuvaya vermeye hazırlanıyordu. Evini taşımayı düşünüyor, eskiyen eşyalarını değiştirmek istiyordu. Gelecek için hayalleri, planları vardı her genç gibi.
Gözlerini açtığında sabahın ilk ışıkları perdenin kıvrımlarından içeri sızmaya çalışıyordu. "Bu gece de bitti," diye düşündü. Yarın olmuştu işte. Bir yarın daha... Yarını var mıydı? Bilmiyordu.
Yarınlarına hazırlık yapmıştı hep, her düşüne bir hazırlık!
Ama ölüme hiç hazırlık yapmamıştı! Kim yapardı ki ölüme hazırlık.

Ölüm onu hazırlıksız yakalamıştı. Şimdi artık yarın, belki yarından da yakın yaşamı bitiyordu.
Gözleri, perdelerle kapalı pencerenin ardından güneşin doğuşunu hissediyordu.

Ve dizelere dökülüyordu düşünceleri...


Aynalar yüzüme bakmıyor artık
Işıltısını kaybetmiş her biri
Gerçeği haykırmaktan korkuyor
Yollar geçit vermiyor şimdi
Önümde düşen yapraklar kuruyan dallar
Çıkmazlarını gizliyor mahçup gibi
Oğlum yanıma gelemiyor
Dökülmüş saçlarıma bakamıyor
Geleceğinden korkuyor sanki
Dışarıda yağmur yağıyor
Anam gözyaşlarını yağmura gizlemiş
Dudakları gülümserken
Gülüşleri ağlıyor bakışları ağlıyor belli
Ölüm kapıda bekliyor
Ellerimi uzatıyorum gel diyorum
İnat ediyor yüzüme bakamıyor
Başı önünde bekliyor
Gençliğimden utanıyor belki

13 yorum:

TuBiKKo dedi ki...

içim cızzzz etti sonunda...yine her zamanki gibi muhteşem kelimeler dökülmüş kaleminizden.... söyleyecek lafım yok;sadece bir yumru tıkandı boğazıma... harikaydı....

[ fiкяiмiи iиcє güℓü ] dedi ki...

Babaannem de beni hep sırtında taşırdı küçükken. Yazının o satırında boğazıma oturan yumru, son satırda gözyaşı olarak çözüldü. Ne diyeyim, ne denir? Kaleminize sağlık. Gerçekten seviyorum sizi.

Butterfly dedi ki...

Sizin annemle tanışmanızı istiyorum, nedendir bilinmez ama içinizdeki ışığın onada değmesini isterdim...

Berrin dedi ki...

elimdeki bir kitaptan okudum sanki..

herseye yapılıyor da ölüme yapılamıyor hazırlık..

sevgıler..

sufi dedi ki...

Yaşamın kıyısında değiliz "yaşamın kıyısı."ben de senin yaşlarındayım,ama yine de tam ortasındaymış gibi durduğumu sanıyorum.Sanıyorum dediğimde, bile kıyısında olduğumu anlatsa da ifadem neden yazını okurken gözyaşyarımı tutamadım bilmiyorum.Beni, bana ele verdi Hazırlık yazın.Ellerine ve yüreğine sağlık diyorum.Dilek

Tabiat Ana dedi ki...

yarını bilmeden hazırlanmak bişeylere ve asla ölüme hazırlanamamak.Ne doğru ...
ellerinize sağlık hüzünlendim.Hayatın doğruları hep bu kadar hüzünlendirirmi insanı??
sevgilerimle

Derin Sularda dedi ki...

Çok hüzünlü oldu çok...

Esra dedi ki...

Basladim ve bir soluk da okudum... Oyle yazilmis ki alip goturdu beni. Icim acidi sonunda da... Iki arkadasima ayni sey oldugundan, genc yasta evlenip kucaklarinda minik bebekleriyle eslerini kaybettiklerinden mi bilmiyorum... ama ne aci oldugunu cok iyi biliyorum....

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Sevgili blog dostlarım,
Yorumlarınız aynı yönde olduğu için tek yorum yazacağım için özür dilerim.

Arşivimde olan bu yazıyı kullanıp kullanmamakta bende tereddüt ettim. Çok acı olduğunu biliyorum.
Çok çok acı ama son yıllarda sıkça rasladığımız benzer yaşamlar ne yazık ki gerçek.
Böyle bir yazıyı yazarken şöyle düşündüm.
Gerçek olana arkamızı dönmek yada görmemezlikten gelmek, gerçeği yok etmiyor. Kendi kendime bunun arkasına sığınarak bu yazıyı yazdım.
Sizleri üzmek istemezdim.

Butterfly bende annenle çok tanışmak isterdim, imkan olusa neden olmasın.

Hoşgeldin Sufi,
tanıştığımıza sevindim, devamını dilerim.

Dilekcim,
Seni çok üzdüğümü tahmin ettim, söz bir sonraki kelime için fıkra yazacağım.

Hepinize Sevgiler

Ebru Oğuş dedi ki...

yine çok etkileyici olmuş yazınız. sizinle tanıştıktan sonra okumak daha keyifli oluyor, öpüyorum yanaklarınızdan. sevgiler,

etki alanı dedi ki...

Ah!
Size bir kulak verebilsem.Ölümün aileme de gelebileceği gerçeğini kabullenemiyorum hala..Yaşım bu kadar ilerlemiş olsa bile..
Etki alanını fena halde etkilediniz..:-))
Kocaman öpüyorum sizi..
TüTü

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Sevgili Ebru,
Tadı damağımda kaldı desem anlarsın.
Yorumuna teşekkür ederim.
Sevgilerle,

Sevgili Tütü,
Bu yazım çok kişiyi üzdüğünü biliyorum, aklımda ve arşivimdeydi elim duramadı.
Bende seni öpüyorum
Sevgilerle,

Admin dedi ki...

SEVGILI NUR,
MAALESEF BU UZUCU DURUMLAR, MUTLULUKLAR GIBI DOGAL VE BIZ INSANLARA MAHSUS.
OKUDUM, UZULDUM, KIZIMIN BURADAN KOLEJDEN DAHA 23 YASINDAKI ARKADASININ COK KISA ONCE GECIRDIGI ATLATTIGI KANSER HASTALIGI AKLIMA GELDI. KENDISI EVLI VE SU AN 3 YASINDA BIR OGLU VAR, O AMELIYAT VE BEKLEYISLER ESNASINDA TATLI YAVRUNUN NE HALE GELDIGINI UNUTMAK MUMKUN DEGIL, ANNESI ISE AYNEN SIZIN YAZDIGINIZ GIBI DUDAKLARI GULUMSUYOR AMA GOZLERINDE VE DIZLERINDE DERMAN KALMAMISTI.
ALLAH HIC BIRIMIZE BIR DAHA YASATMASIN DIYE DUA EDIYORUM, ELDEN HIC BIR SEY GELMIYOR BASKA.
SEVGILER...

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...