Bu CAN, bizim canımız, cancanımız, canomuz, ailemizin en küçük üyesi. Can henüz iki yaşında, iki yaşının tüm duygularını gözlerinde, yüreğinde gerçek olarak yaşayan en masum varlıklardan sadece birisi "O".
Konuşmayı tam beceremesede tüm renkleri tanıyor, onun için mavi "ma" kırmızı "mızı" bembe "peme" yeşil "yşi". Kayıp balık nemo'yu masal olarak dinlemesini seviyor, Winnie The Pooh, şrek ama ille de şimşek Mc Queen'i çok seviyor. Kısa izlemelerle sınırlansada aklına geldiğinde "mak neyn, mak neyn" diye ortalarda dolanıp duruyor. En çok nazının geçtiği dedesinden yardım beklercesine "kak, kak" diyerek cd'yi koymasını istiyor. Hele "mak neyn" oynamaya başladığında koltuğa bir yerleşmesi var ki! Yemek masası hazırlandığında ilk hemen sandalyeye yerleşiyor, yemek düşkünlüğünden değil; birlikte olmaktan, masanın bir parçası olmaktan hoşlanıyor. Can zamane çocuklarına inat söz de dinliyor:)) Kuzguna yavrusu misali harika bir varlık benim Cano'm...
Can bu hafta sonu bizim misafirimizdi, yanlız, yani dede Can ve anane. Sorun olmazdı, olmadı çünkü Can bize çok düşkün, "anen" diye peşimden ayrılmaz, hele ki dedesine düşkünlüğü anlatılır gibi değil. Evindeyken bile durup dururken aklına dedesi düşüyor "dede,dede" diye kapılarda gözü. Telefon çalsa "dede" kapı çalsa " dede", sokaklarda dedesiyle gezmekten, top oynamaktan çok mutlu oluyor. İki gün bir gece birlikte oynadık, güldük, yerlerde yuvarlandık, çok mutluydu. Anneyi ararmı? diye düşünsekte aramadı, sormadı. Can'la birlikteliğimiz çok bizim, baba işe gidiyor geliyor, belirli günlerde anne okula gidiyor geliyor ve bu zamanlarda Can hep bizimle. Bazen ablasını soruyor "okulda"dediğimizde kabulleniyor. Şimdi bunları yazmamın sebebi Can'ın bana hafta sonu yaşattığı duygu yoğunluğu...
İkinci günün ikindi vakti baba, anne ve abla geldiler, bu arada Can cıvıl cıvıl çoşkuyla dolaşmaktaydı ortalıkta, ailesi gelince pek değişiklik yapmadı sadece biraz çoşkusu artmıştı. Biraz zaman geçtikten sonra ki sanırım onların gelişini tam olarak içine sindirmiş olmasından yerde oturan ablasının kafasını iki elinin arasına alıp saçlarından öptü sonra yere oturup dizlerinden öptü, yetmedi yüzünü ablasının yüzüne gülerek yaklaştırdı. Sonra kalktı babasının yanına gidip bacaklarına sarıldı onunda dizlerinden öptü çünkü yetişebildiği en yakın yerdi aradığı, odada olmayan annesini farketti içeri gitti annesini öptü dündü geldi yine ablasına sarıldı, sonra babaya, anneye, bu üçlüyü iki kez dolaştıktan sonra "dede" diyerek dedesine gidip sarıldı sonra bana "anen" diyerek koştu. Sizlen de mutluydum demek istedi dağıttığını toplar gibi. Can ailesini özlemişti, özlem duygusunu tanımış ayrılığı anlamıştı. Daha sonra annesinin toplandığını fark ederek anında bize dönüp "by,by" dedi kalmayacağını, onunda gideceğini sağlamlaştırmak istercesine...
Can gitti, ailesinle, annesinle, babasınla, ablasınla gitti. Can yine bize gelecek, biz yine Can'a gidecez. Biz hep birlikte olucaz. Ama Can giderken sergilediği özlem sahneleri ile içimde bir ateş topu bıraktı.
Düşündüm, ağlayarak düşündüm, çocuk yuvalarını düşündüm, sokaklardaki kimsesiz çocukları düşündüm, ailesinin bıraktığı ya da aileden zorla kopartılan çocukları düşündüm. Annesini babasını tanımadan kaybedenleri düşündüm. Kalabalık içinde anlam veremedikleri yanlızlıklarını düşündüm, içlerinde olan ama tanımını bile bilmediği özlemlerini düşündüm, duyguyu tanımadan duygu eksikliğinin yüreklerinde yarattığı korkunç acıyı düşündüm...
Allah hiç bir çocuğu ailesinden, annesinden, babasından, yuvasından ayrı koymasın. Bir çocuk için hiç bir yer; pamuklara sarılsa da, sevgi küpüne batırılsa da gerçek yeri olan anne kucağından daha değerli değildir...
Konuşmayı tam beceremesede tüm renkleri tanıyor, onun için mavi "ma" kırmızı "mızı" bembe "peme" yeşil "yşi". Kayıp balık nemo'yu masal olarak dinlemesini seviyor, Winnie The Pooh, şrek ama ille de şimşek Mc Queen'i çok seviyor. Kısa izlemelerle sınırlansada aklına geldiğinde "mak neyn, mak neyn" diye ortalarda dolanıp duruyor. En çok nazının geçtiği dedesinden yardım beklercesine "kak, kak" diyerek cd'yi koymasını istiyor. Hele "mak neyn" oynamaya başladığında koltuğa bir yerleşmesi var ki! Yemek masası hazırlandığında ilk hemen sandalyeye yerleşiyor, yemek düşkünlüğünden değil; birlikte olmaktan, masanın bir parçası olmaktan hoşlanıyor. Can zamane çocuklarına inat söz de dinliyor:)) Kuzguna yavrusu misali harika bir varlık benim Cano'm...
Can bu hafta sonu bizim misafirimizdi, yanlız, yani dede Can ve anane. Sorun olmazdı, olmadı çünkü Can bize çok düşkün, "anen" diye peşimden ayrılmaz, hele ki dedesine düşkünlüğü anlatılır gibi değil. Evindeyken bile durup dururken aklına dedesi düşüyor "dede,dede" diye kapılarda gözü. Telefon çalsa "dede" kapı çalsa " dede", sokaklarda dedesiyle gezmekten, top oynamaktan çok mutlu oluyor. İki gün bir gece birlikte oynadık, güldük, yerlerde yuvarlandık, çok mutluydu. Anneyi ararmı? diye düşünsekte aramadı, sormadı. Can'la birlikteliğimiz çok bizim, baba işe gidiyor geliyor, belirli günlerde anne okula gidiyor geliyor ve bu zamanlarda Can hep bizimle. Bazen ablasını soruyor "okulda"dediğimizde kabulleniyor. Şimdi bunları yazmamın sebebi Can'ın bana hafta sonu yaşattığı duygu yoğunluğu...
İkinci günün ikindi vakti baba, anne ve abla geldiler, bu arada Can cıvıl cıvıl çoşkuyla dolaşmaktaydı ortalıkta, ailesi gelince pek değişiklik yapmadı sadece biraz çoşkusu artmıştı. Biraz zaman geçtikten sonra ki sanırım onların gelişini tam olarak içine sindirmiş olmasından yerde oturan ablasının kafasını iki elinin arasına alıp saçlarından öptü sonra yere oturup dizlerinden öptü, yetmedi yüzünü ablasının yüzüne gülerek yaklaştırdı. Sonra kalktı babasının yanına gidip bacaklarına sarıldı onunda dizlerinden öptü çünkü yetişebildiği en yakın yerdi aradığı, odada olmayan annesini farketti içeri gitti annesini öptü dündü geldi yine ablasına sarıldı, sonra babaya, anneye, bu üçlüyü iki kez dolaştıktan sonra "dede" diyerek dedesine gidip sarıldı sonra bana "anen" diyerek koştu. Sizlen de mutluydum demek istedi dağıttığını toplar gibi. Can ailesini özlemişti, özlem duygusunu tanımış ayrılığı anlamıştı. Daha sonra annesinin toplandığını fark ederek anında bize dönüp "by,by" dedi kalmayacağını, onunda gideceğini sağlamlaştırmak istercesine...
Can gitti, ailesinle, annesinle, babasınla, ablasınla gitti. Can yine bize gelecek, biz yine Can'a gidecez. Biz hep birlikte olucaz. Ama Can giderken sergilediği özlem sahneleri ile içimde bir ateş topu bıraktı.
Düşündüm, ağlayarak düşündüm, çocuk yuvalarını düşündüm, sokaklardaki kimsesiz çocukları düşündüm, ailesinin bıraktığı ya da aileden zorla kopartılan çocukları düşündüm. Annesini babasını tanımadan kaybedenleri düşündüm. Kalabalık içinde anlam veremedikleri yanlızlıklarını düşündüm, içlerinde olan ama tanımını bile bilmediği özlemlerini düşündüm, duyguyu tanımadan duygu eksikliğinin yüreklerinde yarattığı korkunç acıyı düşündüm...
Allah hiç bir çocuğu ailesinden, annesinden, babasından, yuvasından ayrı koymasın. Bir çocuk için hiç bir yer; pamuklara sarılsa da, sevgi küpüne batırılsa da gerçek yeri olan anne kucağından daha değerli değildir...
22 yorum:
Ah o ne sevgidir,eşi yok benzeri yok...Rabbim kimseyi evladından ayırmasın...Benim kızımda küçükken kahverengiye:Kahperengi derdi:))
İyi geceler Nur hn.Umarım tez zamanda tekrar sarasınız Can'ınızı.
Amin.
Ah çocuklar...Onlardaki temiz duygular, esirgemedikleri sevgileri, hesapsızlıkları...Umarım kalabilecekleri kadar temiz kalırlar. Hep mutlu olurlar...
Benim Can' ım da sanin Can' ın da hep güzel günler görürler inşallah.
Ve ismi Can olmayan diğerleri de:))
Beni de ağlattın Nur annem :(
Güzel güzel okuyordum ama ablasının saçlarını öptüğünde işte orada koptum..
Canım benim, size ayıp olmasın diye ikinci turu da size yapıyor. Ne ince düşünceli bir çocuk, ne tatlı bi' şey..
Anneciğimle babam sık sık çocuk yuvalarını ziyaret ederlermiş. Çocuklar annemin babamın bacaklarına sarılıp anne, baba diye ağlarlarmış :(
Hala çok üzülürüm bunu anlatırken annemin ağladığı da gelince gözümün önüne.
Dualarına katılıyorum Nur annem..
Amin..
sevgi -ilgi-bilgi ile yüklü güzel aile.
bunları yaşamak ne şans, ne ne keyif.
hep beraber güzellikleri görelim.
çok sevgiler Nur'cuğum.
Yaşamın kıyıcığında,buram buram hayat kokan bu yazıyı okurken,kalbim yerinden kaç kez fırladı.Can'a ve canın canlarına uzun ömürler diliyorum.Daha fazla yorum yapmak sağlığımı bozar:)))
sevgiyle,kalemine yüreğine sağlık
Yüreğime gözyaşı bıraktırdınız,kimse özlem duyacağı ayrılıklar hele evlat ayrılıkları yaşatmasın.Balbademim(kızım) az kaldı gelmesine..:(Teşekkürler güzel yüreğinize,sevgiyle kalın...
Artık iyice eminim torun sevgisi çok farklı duygu Nur'cum.
Can'ı kucaklıyorum kocaman hem de.
Sevgilerimle...
daha bugün bitirdim uçurtma avcısı adlı kitabı. vapurda, dolmuşta gözlerim doldu ağmalaya başladım en çok da bir kez daha okuyunca savaşın bedelini o küçücük bedenleriyle ödeyen çocukları...
siz çok güzel bir ailesiniz. hep böyle sağlıklı, keyifli, mutlu ve güzel kalmanız dileğiyle...
Masallah nasıl bı sekerlık bu:)
Minik Cano'yu Allah sizlere bağışlasın. Ne güzel anlatmış duygularını her birinizi ikişer kere öpüp koklayarak.
Yuvalarda anasız babasız hiç yakını olmayan çocuklar, gelen tüm kadınlara anne, erkeklere baba diye sarılırlar. Ve onların gösterdiği bu içten sevgi insanın yüreğine hançer sokar, elden ziyaretten başka birşey gelmediği için.
Güzel ailenle sonsuz mutluluklar canım
Öptüm
Öncelikle Maaşallah diyorum Can'a . Allah bağışlasın onu size, sizi ona.
Son paragrafı okuyunca içim bir buruldu. Ne kadar haklısınız .
Ne olursa olsun çocuklara oluyor işte.
Annelik babalık onları dünyaya getirmek değil onlara bakmak,yetiştirmek, büyütmek en önemlisi SEVGİ vermek.
Allah o çocukların yardımcısı olsun
sevgilerimle güzel anneanne:)))
Banu'cun,
benzersiz sevgiler onlar dimi. Çok teşekkür ederim güzel sözlerin için.
Sevgili Nedret,
Cümlemize, teşekkürler.
Asuman'cım,
Tüm canlara canım, o masumiyet bozulmasa nasıl bir dünya olurduk acaba.
Gülen'im,
sorma canım, bizi de üzmek istemedi, gerçekten çok başka bir çocuk can, gönül almayı biliyor teşekkür etmeyi de.
Anneciğinin güzelliklerini devam ettir canım, ruhuna en iyi dua bu olur.
Nunu'm
Bazen düşünüyorum da gerçek değer bunlar ve buna da şans denir gerçekten. Hep birlikte görelim canımcım.
Sevgili Balkahve,
güzel ve içten sesinle yaptığın yorumuna çok teşekkür ederim.
Nehire'cim,
Balbademinle birlikteliğiniz uzun ve çok güzel olmasını dilerim, güzel sözkerin içinde çok teşekkür ederim.
Özlem'cim,
Beni ve duygularımı artık iyice anladın sanırım. teşekkür ederim canım.
Maya'm
Öncelikle güzel dileklerin ve sözlerin için çok teşekkür ederim.
Uçurtma avcısı'nı bitirene kadar uyku ve gözyaşım kalmamıştı, hemen arkasından Bin Muhteşem Güneş'i okuöuştum ve şiddetle öneririm, gözyaşın kurumayacak ama değer canım.
Öykü'm,
teşekkürler canım, şey!! şekerden öte birşey:))
Çınar'cım,
sorma arkadaşım, öyle içten yaptı ki donup kaldık hepimiz.
O çocuk yuvalarına ben gidemiyorum, yüreğim kaldırmıyor. Gitsem orada kalırmıyım? sanırım kalırım şartlar elverse. Ama onlara annelik yapmak ne kadar güzeldir oysa ama onlar açısından olabilirmiyiz bir anne gibi.
Nazlı'cım,
Evet canım dünyaya getirmekle ana baba olunmuyor ama bazen de diyorum ki şartlar mı, imkansızlıklar mı, aslında bunları hiç mazeret kabul etmem ama onların açısından da bakmaya çalışıyorum sadece. Güzeş sözlerin için de çok teşekkür ederim.
Hepinize yürekten sevgilerimle...
Çok tatlı allah bağışlasın :)
davranışlarından belli çok düşünceli ve ince bir çocuk olacak..Kimsesiz çocukları gördüğümde benimde içim burulur..
Gözümüzün görmediği o kadar çok çocuk varki hepsinin yeni yuvalar edinmesi dileğiyle..
her yazında içim kıpır kıpır oluyor Nur hanımcım..yüreğimin en hassas yerine dokunuyorsun:(
Kalemine sağlık..Sevgiyle kalın..
Allah bagislasin Can´ni sizlere....
Nur ablacim ben böyle yazilari okurken tikanip kaliyorum.Bütün duygularim harekete geciyor sanki. Bogazim da bir yumruk gitmek bilmiyor...
Tipki simdi yine oldugum gibi....
O yuvalardaki cocuklar helede ailesi tarafindan terkedilenler bir ömür boyu eksik kalacaklar. O aciyi hep hissedecekler. Hani ölüm söz konusu olsa yine biraz kabul görür birsey ama ya terkedilmek!!. O insanin ruhunu nasil yaralar...Allah kolaylik versin hepsine.
Severim ben onu!
Ne güzel bir Can bu, bahtı da güzel olsun kuzumun. Hep iyi insanlar çıksın karşısına, iyi kapılar açılsın önünde.
Tülay'cım,
bakış açımız yüreklerimizi birleştiriyor ve çok konuşmasakta anlaşabiliyoruz di mi!
Sünter'cim,
Düşünemiyorum bile, yani onların ruh halini anlamak o kadar zor ki! Allah nerede varsa yanında kanatlaeı altında barındırsın. Tek yapabildiğimiz dua etmek canım.
Tijen'cim,
canım benim, çok teşekkür ederim güzel sözlerin ve temennilerin için.
Hepinize yürekten sevgilerimle...
Can'ı sevgiyle kucaklıyorum ve amin diyorum...
Çocukları çoook seviyorum...
Çok teşekkürler küçük öğretmenim, bende öğretmenleri hele senin gibi öğretmenleri çoook seviyorum...
Ah Nurum Canonun ki gibi olsun dilerim tüm çocukların yaşantısı analı babalı dedeli ve anenli ve sevgi dolu.Duygulandırdın beni yine aşkla kalasın e mi?Sevgilerimle.
Amin.Allah tüm çocuklara ailesiyle yaşama mutluluğunu nasip etsin.çocukluklarını doya doya yaşamalarını tüm kalbimle dilerim.en hassas noktamız çocuklarımız.güle oynaya büyüsünler inşallah.
Can'a bir ömür boyu sağlıklı,mutlu,huzurlu,başarılı,rengarenk düş tadında bir ömür diliyorum.her zaman yan yana can cana olun.en derin sevgilerimle.ve de 41 kere maşallaah çooook tatlı:)
buram buram anne kokusu, yazının üzerinden duman duman..
Yorum Gönder