Pazartesi, Ocak 24, 2011

SABAH ÇAYI


Sabahları mutfaktan yayılan çay kokusunun üzerine koku varmıdır? Ne güzeldir o koku, huzur doludur ibriğin ucundan çıkan buharın her bir zerresi. Sabahları gün ışığınla harmanlaşan çay kokusu sağlıklı bir güne başlamanın mutluluğudur...
Hazırlanan, farketmez ne olursa olsun bir kahvaltı sofrası ve çay herkesin sevgisini taşır. Hele kızarmış ekmek kokusu çay kokusuna karışırsa bir de yanında gazete olursa...
Akşam yada ikindi vakti (diyelim ki beş çayı) demlenen çay kokusu da günlük işlerin bitim ritmidir sanki. Huzurla bitirilen bir günün noktası gibi. Ben, her iki durumda da içilen çayın her yudumundan bu zevki alırım...

İşte bu sabah mutfaktan sızan ve odama kadar gelen böyle bir çay kokusuyla uyandım (Ben gececi, eşim sabahçı olarak vardiyalı yaşadığımızdan genelde sabah çayını eşim yapar da) ve uyku arası babacığım düştü aklıma, anılara sarıldım yorgan niyetine. Uykumu alamamıştım henüz ama dedim ki kendi kendime "kalk da yaz,anılar can bulsun satırlarda..."

Çayı çok severdi babacığım, çay ve çorba, en değerli içecek-yiyecekti onun için. Çok da içerdi, onun için çay her daim ocakta ya da sobada bulunması gerekli bir şeydi. Çocukluğumda bir semaveri olduğunu hatırlıyorum, annemle kendine çay dolduruşunu, karşılıklı çay içişlerini, sonra ne oldu o semavere bilmiyorum. Daha sonraları çay arkadaşı ben olmuştum "çay arkadaşsız içilmez, tadı buruk olur" derdi. Babacığımla çay saatlerimiz, soba üzerinde dumanı tüten çaydanlığımız ve karşılıklı çay keyfimiz her daim çay fincanımın içinden bana gülümser...
Zaman zaman çayın çok değerli olduğunu, bardağımıza girene kadar çok zor yollardan geçtiğini söylerdi. Toplama, kurutma aşamalarını anlatırdı. Aslında babam ne Karadeniz'lidir ne de çay tarlaları vardı ve hatta çay tarlası gördüğü bile söylenemez. Ama çok okurdu babam, ne bulursa okurdu, okuduklarını aktarmaktan da zevk alırdı. İlk hatırladıklarım arasında akşamları Akşam gazetesinden, en büyük pehlivanımız Koca Yusuf'un tefrika halinde yayımlanan hayat hikayesini seslice okurdu, annemin şiş sesleri eşlik ederdi babamın sesine, bizde masal dinler gibi dinlerdik.
İlk okulda okuduklarımızın yanında babamın anlattıkları da ikinci bir okul gibiydi bize. Kurtuluş savaşını anlatırdı, Atatürk'ü anlatırdı, kurtuluş savaşının son yıllarında küçük bir çocuk olmasına karşın yaşamış gibi anlatırdı Kurtuluş Savaşını. 2. Dünya savaşını, savaşa girmeden nasıl korunduğumuzu, Hiroşima'da atılan atom bombasını, İnönüyü, Halide Edip Adıvar'ı ilk babamla tanıdım ben, Nazım Hikmet'i de. (Konu saptı çay kaybolacak aradan, anılar düşünce akıla dururmu tek bir konuyla.)

"Çay demlemek sanattır" derdi, defalarca kendince geliştirdiği çay demlemesini anlatırdı babacığım. Kaç kere dinledim bilmiyorum ama çok dinlediğim kesin.
"Çaydanlığa suyu kaynatmak için koyduğunda demliğine de çayı koyacaksın, bir tatlı kaşığı çay iki çay bardağı suya eşittir, ona göre hesabını yapacaksın, tozu, çöpü gitsin diye iki kez yıkıyacaksın. Su kaynamaya başladığında en az bir dakika kaynamasını bekleyeceksin ki demlikteki çay ısınsın yoksa suyu hemen dökersen çay haşlanır, sonra kaynayan suyu önce ibriğinden sonra ağzından yavaş yavaş demliğe dökerek demini vereceksin, bu durumda çay hemen çöker ve ateşi iyice kısıp ondört dakika çayın demlenmesini bekleyeceksin." diye hem çay demler hem de anlatırdı. Bir de demliğin ibriğinin ucuna kağıttan küçücük bir külah yapar koyardı, buharı içinde kalsın diye.
Gülerek, niye onüç değil, onbeş değil de ondört dakika dediğimizde, "demini tam ondört dakikada alır, hesapladım ben" derdi. Gerçekten en güzel çayı babam demlerdi, çay ustası babacığım benim, ruhun şad olsun...

Hepinize güzel demlenmiş buram buram kokan bir çay eşliğinde sağlıklı huzurlu kahvaltı sofraları dilerim...

31 yorum:

eren erdi dedi ki...

sabah sabah iyi geldi....bende babacığımı hatırladım sayenizde.
üstelik elimde çayımla okuyorum yazınızı...size iyi uykular.ha bu arada çay benim uykumu kaçırmaz. :)

çeşnici Handan dedi ki...

Sabah sabah çok hoş bir yazı ve beni çok mutlu etti. Bizde de pazarları babacığım demlerdi çayı ve bizi uykudan kaldırırdı aklıma o günler geldi. Güzel bir hafta dilerim sevgilerimle.

Deliler Teknesi dedi ki...

Günaydın Nur Hanım... Sevgili babanızı biz de rahmetle anmış olalım... Nurlar içinde yatıyordur inşallah... Zaten çok sevdiğim çayı bir de sizin tatlı dilinizden dinlemek iyi geldi... İyi ki kalkmışsınız, iyi ki yazmışsınız... Selam ve hürmetler.

noyumberry dedi ki...

Sabah sabah çok güzel geldi bu yazı ama yazılarını bir türlü düzgün okumasını daha beceremedim:(
yine hüngür hüngürüm:(
Bizde eşimle kış aylarında vardiyalı yaşıyoruz,ben de gececi sayılırım..Sabahları çayı eşim demler..Pek çay sevmem ama sabah
çayın o mis kokusu burnuma gelince ister istemez uyanıyorum..
zaten de güne erken başlamak
bünyede zindelik yaratıyor..
Gözlerine sağlık Nur hanımcım:))
Sevgiyle kalın..

Unknown dedi ki...

ne güzel anlatmışsın :) babanızında mekanı cennet olsun...yazınızı okurken bende güzel demlenmiş çay içiyorum :)) size de güzel agız tadında kahvaltılar ve hafta dılıyorum sevgiler...

laleninbahcesi dedi ki...

nurlar içinde yatsın babanız... Çay benim içinde çok özel bir içecektir. Başka hiç bir şey çayın yerini tutamaz. Ben de babanız gibi demliyorum çayı ama 14 dk da demlendiğini bilmiyordum tabi...
Sevgilerimle

mavi dedi ki...

Allah rahmet eylesin yattığı yer cennet olsun inşallah. Ne de güzel anlatmış, hesaplamış çayın demini. Bende çay demlenince altını kısıp üzerine bez örterim annemden gelen bi alışkanlık olsa gerek. Hatta annem çaydanlık demi için özel bi örgü örmüştü. Çaydanlık kapandığı gibi o örtüden bir ipin ucundaki bi parça da demin ağzını kapatmak için. Sabah sabah çok güzel geldi çay tadında...

Asuman Yelen dedi ki...

Çay,anı ve baba. Benim için en önemli üçlü. O sebeptendir ki bu güzel sabah yazısını okumak ruhuma çok iyi geldi. Nur' cum Allah gani rahmet eylesin, ne mükemmel bir baba, yaptığı, yaşadığı her şeyle ilgili derin bilgiye sahip, okuyan, anlatan sevgi dolu bir insan.
İyi ki düşmüş aklına. İyi ki yazdın bunları.
13 dakikayı ben de deneyeceğim. Umarım çay içemeyecek günler yakında değildir bizler için. En büyük korkum yetkin birinin "çay yasak" deme ihtimali.(sağlıkla ilgili olarak)
İyi haftalar arkadaşım...

düşünce bahçesi dedi ki...

çay bu kadar mı güzel anlatılır?
özel tarifinizi hemen deneyeceğim. nur içinde yatsın babanız.
sevgi ve sağlıcakla kalın..

www.macerakitabim.com dedi ki...

Ne güzel anlatmışsınız.Allah rahmet eylesin diyorum babanıza..Benim de babam düştü aklıma..Çoook özledim çoook..Sevgiler,sabah keyifleriniz eksik olmasın hayatınızdan..

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Gerçekten çay demlemek sanattır doğru söylemiş baban Nur'cum.
Babacığının mekanı cennet olsun.
Sevgilerimle...

Nehire dedi ki...

Sabah çayı yazınızı severek okudum.Baba ile yapılan sohbetlerin tadı herzaman benim içinde farklı olmuştur.Babanızının mekanı cennet olsun.
Sevgiyle kalın...

ezgilimelodi dedi ki...

Mis gibi çay kokusu geldi burnuma:)Ve canım çay istedi:)
Her sabah okulumuzda kendi halinde kaynayan semaverdeki çayın tadını hiçbir şeyde alamıyorum.Yorgunlukla içtiğimden mi bu kadar lezzetli gelir,bilmiyorum:)
Sıcacık bir yazıydı...

Çınar dedi ki...

Mutlaka çok güzel demliyordu çayı babacın ama bir de, lezzeti baba elinden çıkmış olmasından kaynaklanıyor olmasın Nur'cum ve O'na duyduğun özlemden de hala kokusu burnunda.

Sevgili Babacığın nurlarda yatsın

Sevgiler

öykü dedi ki...

ne zaman okusam yazılarını

o kadaer kendımı buluyorum kı

ve dızının dıbınde boyle saclarımı oksayan sevkatlı nur ablamla oluyorum


huzur var blogunda
senı cok sevıyorum

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Sevgili Erenerdi,
Hoş geldin ve çok teşekkür ederim. Çay benimde uykumu hiç kaçırmaz, ne kadar içersem içim farketmez. Zaten uykuyu da hiç sevmem.

Sevgili Handan,
hoşgeldin, sanırım bazı babalar çay demlemenin ve o kokuyu yaymanın mutluluğuna erşmişler. Çok teşekkür ederim, bi de sizlerin
o güzel hamur işlerinizin yanında içilmesini zevki çok çok başka:)

Kaptanım, çay çok sevilen bir içecek di mi, ben sevmeyene şaşıyorum da. Sabah kalkınca yazdım ve kendimde şaşırdım, sabahları açmam şu beyaz camı çünkü kapadığımda zaten sabah olmak üzeredir de:)

Tülay'cım,
sabah kalkmaz güne zinde başlamak benimde çok sevdiğim bir şey ama ara sıra emekliliğin adını kullanıyorum. Çayı sevmeyene rastlayonca da şaşırıyorum ama kokusu senide mutlu ediyor bak.

Sevgili Burcu,
hoşgeldin,güzel yorumun ve güzel dileklerin için çok teşekkür ederim. Bende güzel bir hafta dilerim canım.

Sevgili Lale,
çok teşekkür ederim dileklerine. Çayı sevmene sevindim. Sorma canım, birde cebinden çıkardığı köstekli saatinle 14 dakikayı gerçekten ayarlardı ya:) Tabi ki bende 14 dakika ayarı yapmıyorum ama denersen gerçekten 14 dakikadan önce bozulan çay kokuyor.

Hepinize yürekten sevgilerimle...

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Şeniz'cim,
Sabah acele fotoğraflamak gerktiğinde google'den resim ararken anlattığın örgü kılıflardan o kadar çok çaydanlık örtüsü gördüm ki! şaşırdım, aslında güzel bir düşünce çay üşümesin diye ama tabi bu sırada çayın altında ocak yanmaması gerek:)) Güzel dileklerin için teşekkür ederim canım.

Asu'cum, canım arkadaşım o üçlüyü bende çok severim. Allahtan ufaklıklar var yoksa o anıların içinden çıkamam emin ol. İnşallah o yasağı yakalayamayız yoksa ben çaysız yapamam. 13 dakika değil canım 14 dakika yoksa babam üzülür bak. 13 dakikada çay olmuyormuş illa 14 dakika:)) sana da iyi haftalar arkadaşım.

Zeynep'cim,
hoşgeldin canım, güzel dileklerin için çok teşekkür ederim. Babacığımdan öğrendiğim çayım çok güzel olur hatta eşime de öğretti babacığım. Şu dakika meselesi biraz zorluyor ama gerçekten 15 dakikadan önce bozulan çay demini almamış oluyor.

Özlem Öztürk'cüm:))
Babanı görmen için seferberlik ilan etmen gerekse bile git gör canım. Ben iş,çocuk derken özlemlerimi çoğu kez içime gömdüm ama şimdi olsa zamanı zamanla çarpar görmek için zaman yaratırım.

Özlem'cim,
teşekkür ederim canım benim, sanattan anlayan güzel öğretmenim.

Nehire'cim,
baba kız her zaman güzel bir ikilidir. Bizimkisi ise baba kız ve daha çok da arkadaşlıktı.13 yaşımda annemi kaybettikten sonra 17 yıl babamla arkadaş olarak yaşadık. 30 yaşımda babamı kaybettiğimde şaşırmıştım sanki o hep benimle olacak diye düşünüyordum.

Ezgi'cim
küçük öğretmenim benim, senin okulunda içtiğin çayın yanında olmak çok isterdim. Çok güzel olmalı o çayın tadı çünkü orası okul ve en güzel mekan orası.

Çınar'cım,
Her çay babam kokar halen, hiç doyamamışım kokusuna ve babamla bütünleşen o kadar çok ortak noktamvar ki. Çok iyi iki arkadaştık onunla arkadaşım.

Öykü'm,
teşekkürler canım benim, bende seni kendime çok yakın buluyorum, sanki korumamın altında hissediyorum seni. Yazılarının içinde "aman, üzüldümü, kırıldımı, mutlumu" satırları arıyorum. sende bunun zaten farkındasın:))

Hepinize güzel yorumlarınız ve temennileriniz için çok teşekkür ederim. Sevgilerimle...

hayal perisi dedi ki...

Nasılda güzel yazmışsınız içimi ısıttınız.Babanızın mekanı cennet olsun çok duygulanarak okudum kaleminize sağlık.

sufi dedi ki...

Kalkıp hemen çay demlemeliyim ve çaydanlığın ibriğine kağıt külah takmalıyım aynı benim de babacığımın bana da öğrettiği gibi.Babalarımız kardeşmiydi acaba diye düşünesim geldi.Teşekkürler o günlere beni de döndürdüğün için canım, sevgilerimle.

NzlGl dedi ki...

Ah ne güzel anılar .
İyiki o günler yaşanmış ve kalbimizde derin izler bırakmışlar.
Nurlarda yatsın inşallah babanız.
Bende liseye giderken babamın bana pişirdiği rafadan yumurtayı , o lezzeti hiç unutamam. Hiç kimse bende dahil o tadı tutturamadık:(

Yine çok güzel bir yazı olmuş Nur hanım
yüreğinize sağlık
sevgi ve hürmetlerimle

eren erdi dedi ki...

yorumlara bakılırsa 'baba' konulu başlı başına bir yazı yazmalı diye düşündüm...ne çaymış be :) bize babalarımızı hatırlattı...
durun bir hatırada ben yazayım:
küçük bir çocuktum 80 lerdeydik.o zamanlar baba'lar cepleinde bez mendil taşırdı.hemen hemen herkezde vardı bez mendil.hiç kullandığını görmedim ama babamdada vardı o mendillerden.işte o zamanlara babamla bir yere gittiğimizde babam benim sümüklü bürnumu :) kendi mendiliyle silerdi ve bu bana çok ayrıcalıklı bişey gibi gelirdi..hiç unutamam...

Tabiat Ana dedi ki...

ah Nur ablacım aşkolsun şimdi demleme çay bulamayıp mecburen sallama çay içerken burnuma nefis çay kokusu geldi.Ne yapayım ben şimdi?? :)

zuzuların annesi dedi ki...

Sabah olsa da çay içsem diye düşündüm inanın...
Benim gibi bir çaysever için baştacı bir yazı olmuş...
Demli sevgilerimle:))

Mehmet Osman Çağlar dedi ki...

Çayın güzel kokusu gecenin şu saatinde burnuma geldi sevgili Nur hanım. Son günlerde neden eskiyi, anılarımızı daha bir arar olduk?

Ellerinize sağlık, çok güzel bir yolculuk yaptık o günlere...babanıza da rahmet dilerim. Sevgilerimle..

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Hayal Perisi,
hoşgeldin, güzel yorumun ve dileklerin için çok teşekkür ederim.

Can dostum,
külahı sende biliyorsun di mi? keşke olsalardı biz kuzenler nasıl anlaşırdık belki de hiç ayrılmazdım.

Nazlı'cım
unutulmuyor canım, belki aynı tatı yakalasak bile zamanı yakalamak çok zor.

Erenerdi,
sorma gerçekten, ama her kızın ilk aşkı babasıdır bu her zaman da böyleydi. O mendillerden babamında vardı ve hep temiz dururdu, Senin söylediğin yıllarda eşimin de vardı ama o hakkını verirdi mendillerin. Birde nedense o mendiller hep temiz ve ütülü olurlardı.

Tabiat'cım,
canım benim haklısın ama artık yaşamımız sallama, çayımız olmuş çok mu:))


Banu'cum,
benden de demli sevgiler canım:))

Sevgili Jivago,
hani bir ileri iki geri lafı vardır ya! şimdi artık bir ileri on geri oldu. Yaşamımız bizi zorladıkça, etrafımızdaki olup bitenlerin sıkıntısı geçmişe sarılmamızı körüklüyor.

Hepinize sevgilerimle.
Yorumlara geç cevap verdiğim için özür dilerim, sağlık sorunlarım nedeniyle buralarla pek haşır neşir olamıyorum bu aralar...

siirimsi dedi ki...

çay da, bendendir...
bence de anılara ve hayata çok şey katar.Aslında içmek değil maksat galiba sohbet ve paylaşım...

Allah rahmet etsin babanıza.

Özlemek de böyle bir yazı yazdırır

Bir Dut Masalı - nUnU dedi ki...

ohhhh..
bende bu baba usulü çayı içmeye gelicem..

Adsız dedi ki...

Allah babanıza rahmet etsin.Nurlar içinde yatsın.Allah sizin de ailecek ağız tadıyla nice sabah çayları keyfini yaşamanızı diliyorum.sizi çoook seviyoruz.iyi ki varsınız.

gülsen VAROL dedi ki...

Nicedir giremedim sayfalara sevgili Nur..Yazmaya başladığım kitabın dehlizlerinde yol bulmaya çalışmakla boğuşmaktayım.. Ama seni ve yazılarını özleyince bugün, misafircilik oynayıp kapıları tıklatmaya çıktım..
Enteresan tesadüflerde bazen bir uyarı aranması gerektiğini düşünmüşümdür hep.. Her ne kadar mistik olayları fazla ciddiye almasam da!
Ben de Evladımı 18 Mart şehitler günü kaybettim.. Hoca "şehiti nasıl bilirsiniz?" diye sordu...O anki şaşkınlığımı sana anlatamam.. Daha sonra Doğum anında vefat edenlerin Tanrı katında şehitlik mertebesine ulaştığı söylendi.

Ben ölümü "dağın öbür tarafına gitmek" olarak düşünürüm.. Gidenlere rahmet diliyorum sevgili Yaşamınkıyısında... Ve Yeni bir yaş yılına girenlere de tüm yüreğimdeki iyi dileklerimi gönderiyorum..

Ebru dedi ki...

Birkaç gün önce de aynı konuda ben yazmıştım:)
Ta buralara geldi mis gibi çay kokusu.
Sevgiler.

laleninbahcesi dedi ki...

Sevgili Nur
birazdan kızkardeşim yani ZUZ çaya gelecek. Çayımı bu usulde demleyeceğim. Babacığının ruhu şad olsun.

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...