Blog dünyasının yaşamımıza girmesi kaybettiğimizi sandığımız bir sürü değerleri bize yeniden kazandırdı. Bir sürü dostluklar edinmemizin yanında bilmediğimiz bir sürü yaşamlarada ortak olduk, acılarımızı paylaştık, sevinçlerimize birlikte sevindik.
Artan blog sayısı her birimize geniş bir çevre ile geniş görüş imkanları sundu...
Alışkanlıklarımız oluştu ve şu beyaz camı açtığımızda görmek istediğimiz dostlarımızın yazılarını arar olduk. Dostlarımızın her satırı kışın içimizi ısıtırken yazın da yüreğimizi ferahlattı...
Ayrılan-bloglarını kapatan blog dostlarımızı, kazandığımız zaman ne kadar sevindikse ayrıldıklarında da katbekat üzüntüsünü hissettik...
Şimdi aramızdan ayrılmayı, çok daha kötüsü döne döne okunası yazılarını bir daha bulamayacağımız bir dostumuz blogunu tamamen kapamayı düşünüyor.Bu benim canım Arkadaşım , buradan ona seslenerek acizane tavsiyede bulunarak bu düşüncesinden vazgeçirmek umudundayım...
Sevgili Asuman'cım, canım arkadaşım, değerli dostum. (Yani daha yazarımda:)
Bir karar vermişsin, bu kararına saygılıyım (saygılıyız). Sana seslenişim acizane kendi düşüncelerim.
Belki ileride ihtiyaç duyacağın, belkide pişman olacağın ''bu benim işte'' dediğimiz kendimizi kendimize ifade ettiğimiz, kendime ait bir oda olarak gördüğümüz blogunu kapatma derim.
Kepenkleri kapama arkadaşım. Bilirsin, eskiden bakkallar kapılarına ''bir saat sonra gelicem'' levhasını asar giderlerdi. Ne zaman gidersen git kapıdaki levhaya göre bir saat sonrasında geleceğini düşünürdün. Sende öyle yap arkadaşım...
Yorulmuşsundur yada geçici bir yılgınlık yaşıyorsundur, çok doğal. Yakında bir tatil yapacağını biliyorum, git, gez, düşün ve dön. Geldiğinde biz seni burada bekler olacağız, Döndüğünde yüreğin nerede gezinirse satırlarında orada buluş. Haftada bir olur, üç günde, beş günde. Yağmur gibi ol arkadaşım, bazen üstüste bazen arada bir. Ama damlaların eksilmesin şu sanal alemde...
Yine de son kararına dediğim gibi saygılıyım, son söz senin. Eğer yazıma cevap vermek istersen, blogunda ''bir saat sonra gelicem'' levhasını as yada hiç cevap vermeden kepenklerini kapa. (yani kepenk işinide için elverirse yap bakalım:)))
Kepenkleri kapama arkadaşım. Bilirsin, eskiden bakkallar kapılarına ''bir saat sonra gelicem'' levhasını asar giderlerdi. Ne zaman gidersen git kapıdaki levhaya göre bir saat sonrasında geleceğini düşünürdün. Sende öyle yap arkadaşım...
Yorulmuşsundur yada geçici bir yılgınlık yaşıyorsundur, çok doğal. Yakında bir tatil yapacağını biliyorum, git, gez, düşün ve dön. Geldiğinde biz seni burada bekler olacağız, Döndüğünde yüreğin nerede gezinirse satırlarında orada buluş. Haftada bir olur, üç günde, beş günde. Yağmur gibi ol arkadaşım, bazen üstüste bazen arada bir. Ama damlaların eksilmesin şu sanal alemde...
Yine de son kararına dediğim gibi saygılıyım, son söz senin. Eğer yazıma cevap vermek istersen, blogunda ''bir saat sonra gelicem'' levhasını as yada hiç cevap vermeden kepenklerini kapa. (yani kepenk işinide için elverirse yap bakalım:)))
Dostluk adına...
14 yorum:
Ben de üzüldüm Asuman Hanım'ın gidişine. Belki vaz geçer diye ümit ediyorum, inşallah diyorum.
Ah arkadaşım. Tek takıntısı sevgi olan ben, bu yoğun sevgi seline nasıl karşı dururum. Başka ne beklenir ki hayattan. Ben bu günün ardından, bu mahalleden ayrılmayı bir daha asla düşünmem. Sana nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Çok değerli bu postun her satırı benim için. Sevgiyle karşı durulmayacak hiç bir şey yok. Yeter ki hep var olsun hayatımızda.
Her şey hep gönlünce olsun...
Elbirliğiyle mahalle baskısı kurduk :))
Ehh iyi de ettik bence.
Hiho yaşasın:))
Özlemcim sorma canım bir an hepimize örnek olacak diye korktum, hani içimden bendemi acaba kapasam düşüncesi geçti bile.
Sevgili sis,
kızıyoruz falan ama mahalle baskısı bazen de iyi oluyrormuş dimi.
Leylakcım,
bence de canım.
Kampanya için teşekkürler ve sevgiler.
Asumancım,
umarım israr seni üzmemiştir ama içimizden geçen bu.
Şunun şurasında mesafeler ne kadar uzak olsada iki satır laf şeettiriyoruz be gülüm:))
Ben yorum yazana kadar sorun hallolmuş bile:))
İyi ki varsınız:)
sevgiler..
sana gitme demeyeceğim
ama gitme sevgili Asuman...
:))
Tülay'cım,
sende, sizlerde iyiki varsınız canım.
Mayam,
gitmesin dimi canım, kimse gitmesin.Neyseki caydırdık:))
Bazen gitmek ister insan, hemde bir daha dönmemecesine.Gözünü karatır gideceği yerde onu nelerin karşılayacağını düşünmeden..Bir küçük çantayla hemde..Ama sadece düşüncedir bu gitmek ister boğuluyor gibi olduğunda, nefes alamadığında
çaresizce..İmkan olsa sıfırlıyabilsem der böyle zamanlarda hayatımı ..İşte değerli arkadaşımızda böyle zamanlardan birinde..Aslında gitmeli insan kapıya döneceğim diye bir tabela asarak bu kadar seveni varsa eğer..
Selam, sevgiler..
Sevgili Ege,
Hoşgeldin.
Yazını okurken farkında olmadan iki damla yaş indi yanaklarıma yavaşça. Belki çok duygu dolu bir günüm olduğundan bilmiyorum.
Haklısın bu gitme duygusunu ben çok çooook yaşadım, hemde elimde bir küçük çanta bile olmadan.
Çoğu kez sıfırlamak istedim hayatı, nefes almak bile istemedim.
Gittiğin yerdeki huzurmu, arkanda bıraktığın sevgilermi sorusu hep bir saat sonra döneceğim tabelası çıktı karşıma.
Sevgiler...
Değerli arkadaşım aynaya bakar gibi bak bana..Aynı duyguları öğle çok yaşadımki ve herdefasında kendime döndüm..Bende çok duygulandım arkadaşlarının ve gitmek istemenin anlamları acıttı canımı sen söylemeden hissederek..Kendi bloğuma bu yazıya karşılık olarak kısada olsa gecenin bir yarısında bişeyler karaldım..Selam, sevgilerimi bıraktım arkadaşım..Sevgilerimle..
insanligi oldurduler.
Blog dostluğu işte böyle birşey...Sevgi ve dostluk buluşturanlara ne mutlu...Selam ve sevgiler dost meleği arkadaşım...
Tekrar dönünce gördüm bazı yorumları.
Sevgili Noyumberry,
Sevgili Beenmaya,
Sevgili Ege ve
Sonra bloguma da uğrayan Arzu Hn.a
Çok çok teşekkür ediyorum.
Yorum Gönder