Pazartesi, Kasım 05, 2012

SAKLANAN YILLAR


Oturduğu koltuktan hızlı bir hareketle kalktı ve konsola doğru ilerledi, konsolun başında bir an sendeledi ya da ben öyle sandım, hemen kalkıp kolundan tutmak istedim ama yok! sendelememişti. Aniden durduğunda yapmak istediğinde kararsız kaldığını anladım o zaman.

Sonra konsolun alt kapağını açarak bir kutu çıkardı.
Bu şimdiki zamanımızın cicili-bicili kutularına hiç benzemiyordu, yılların yorgunluğunu üzerinde taşıdığı halde halen iş gören, çok çook eskiden inatla günümüze gelmiş olan gri renkli saman kartonu bir kutuydu.

Oturduğum kanepede kendine de bir yer açıp oturdu ve karton kutuyu aramıza koydu. Kutuyu hatırlamıştım, birbirimize gözlerimiz takıldı, kolay ağlayan ben gözyaşlarıma engel olamadım. Kalktı yanıma geldi bana sarıldı.
"Ne çok seversin ağlamayı, geçmişi konuşurken aklıma geldi birden, birlikte hem bakar hemde anıları tazeleriz" dedi, canım kardeşimle anılarımıza döndük.
Sonra kutuyu açtık, içinden kaybolduğunu sandığım yıllarım çıktı. Ucu yırtılmış bir resim, otuz yılı aşan bir banka cüzdanı, çizgili defter sayfasına karaladığım tamamlanmamış olduğunu tahmin ettiğim ve hiç aklımda kalmayan bir şiir, emek sinemasının bir bileti, gazetelerden "aklınızda bulunsun" köşesinden kesilmiş bir sürü bilgi, bir iki haber satırları v.b.

Her biri yılını-gününü-anısını yanına alıp karşıma dizildiler. Güzel yıllar, gençlik yılları, unutulmayacak yürek çarpıntıları, başımda esen kavak yelleri, baba evinin küçük anası.

Onlar buraya aitti baba evine, baba evinde geçen yıllarımı yine baba evinde bırakıp evime döndüm.

Eve döndüğümde baba evinde saklanan yıllarımın ardından kendi evimde saklanan yıllarımı aradım. Elim gayri ihtiyari "geçmiş zaman olur ki" adını verdiğim dolaba gitti.

Fotoğraf albümleri-alınan eşyaların garanti belgeleri-faturalar klasörü-sözleşme klasörü, eski kasetler kutusu, prensesimin; dedesi tarafından altı yaşına kadar tuttuğu bebeklik günlüğü gibi.
Ama benim elim o kutuyu aradı. Yine çok geride kalmış bir kutu. Bugün adı bile anılmayan şişe cam'ın 12 adet çay bardağı kutusu. Açtığımda ilk çıkan çalışma hayatımda kullandığım 30 yıllık sigorta kartımdı,numarayı biliyorum da fotoğraf çok yabancı geldi, dikkatli bakınca tanıdım, benmişim.

(Aynalar yalan söylemez denir hani, hadi canım aynalar dünü ne bilsinler ki yalana başvursunlar,duygusuz onlar sadece anı yansıtırlar, bir saatleri bir saatlerine uymaz bakarsan bağ bakmazsan dağ gibi yansıtırlar.)

İşte! 40 yılı geride bırakan bir evlilik cüzdanı,
Bebeklerimin, babalarının yıllarını verdiği bankaya ait sağlık karneleri,
Eşimin banka yaka kartı, üzerinde halen duran mandalı ve kordonuyla,
Bebeklerimin doğduğunda el yazımla yazdığım dört mısralık şiirleri,
İki adet eski defter görünümlü nüfus cüzdanı, benimkinin üzerinde ilkokul numaram yazılı,
Anneciğimle, babacığımın mezarlık tapusu ve ödeme makbuzu,

(Beylerbeyi'nin tepelerinde, boğazın nazır en güzel yerde bulunan ebedi ikametgahlarında ne kadar daha kalırlar bilemem. Dilerim birileri bu güzelliği keşfedip rezidans yapmaya kalkmaz. Canlı varlıkları acımadan yok edenler cansız varlıklara ne kadar saygı duyabilirler onu da bilemem.)

Diplomalar, notlar, notlar...

Kutu başında geçen zaman, yılları ortaya serdiğinde acısıyla, tatlısıyla, anısıyla karşımda şölene dönüştüler.

Anladım ki yıllar kaybolmuyor sadece saklanıyorlardı.


Görmek istediğinde ise böyle canlı canlı karşında duruyorlardı.




12 yorum:

Başak dedi ki...

Nurcum beni de anılara götürdün. Evde sakladığım çantanın içini gördüm sanki. Bizimkilerde eski bir iş çantasının içinde resimler, notlar, anılar anılar... Sevgiler.

Sevginin Ruhu dedi ki...

Ne güzel ifade etmişsiniz Nur hanım. Duygulandım :) Öpüyorum sizi.

Mehmet Osman Çağlar dedi ki...

Alıp nerelere götürdü bu yazınız sevgili Nur dostum. Duygulanmamak mümkün değil. Anladık ki yıllar kaybolmuyor sadece saklanıyor ama sandığımızdan çıkıp, belleğimizde capcanlı yaşıyorlar.

En değerli hazine sandığı en son fotoğrafta... haksız mıyım? Benim için yanaklarından öperseniz sevinirim.

Sevgi ve dostlukla...

Çınar dedi ki...

"aynalar dünü ne bilsinler ki yalana başvursunlar,duygusuz onlar sadece anı yansıtırlar." Nerden bilecek aynalar, herbir çizgide saklı kalmış umutları, hayalleri, coşkuları.

Anılar biriktirmek değil midir zaten yaşam? Ki; herbiri bir inci tanesi. Kaybolmaz hiçbiri, saklanırlar gizli, kuytu köşelerinde yalnızca. Gün gelir çıkarlar böyle ansızın ortaya ve alır götürürler bizi de peşlerinden o en güzel zamanlara.

Sevgiler Canım

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Başakcım,
hepimizin en değerli anıları sanırım ait oldukları yerlerinde saklanıyor:)

Sevgicim,
teşekkür eder bende seni çok öperim canım.

Sevgili Mehmet Osman
çok teşekkür ederim güzel yorumunuz için, en değerli hazinemi seve seve öperim tabi.

Çınarım,
ne güzel özetlemişsin canım, işte öyle bir şey gülüm.

Hepinize yürekten sevgiler...

NzlGl dedi ki...

Sevgili Nur hanım
demek ki hepimizin evinde yılları sakladığımız birer çantamız var:)
Ne kadar bize hüzün versede orada olması yine de içimizi rahatlatıyor.
Anılar çok güzeldi :)
Diliyorum ki inşallah benimde karşımda canlı canlı duran anılarım olur:)
sevgilerimle

gülsen VAROL dedi ki...

Herkesin yazdığı ama satırlara dökmediği "albümdekiler" i vardır sevgili Nur.. Ki senin kaleminden sızan ifadeler ne kadar duygu yüklü ve düzgün. okuyanı mest edecek cinsten..
Yazmanı isterim.. ve yazdığın gün beni hatırlamanı!

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Nazlıcım,
çok haklısın canım hüzün verse de saklandıkları yerde olmaları bizi mutlu ediyor. Dilerim yıllarını canlı canlı karşında görürsün canım.

Güzel öğretmenim, canım dostum,
bu güzel ve içten yorumun için ne kadar teşekkür etsem azdır, çünkü
yüreklendirmek beni memnun ediyor.

Sevgilerimle

sibel dedi ki...

aynı zamanlarda anılara dair yazmisiz. simdi gordum. ve anne iste tam da bu yazdiklarinin pesindeyim ben doktorada.bu is beni cok aglatacak belli :)

noyumberry dedi ki...

Yazını yazdığın günden beri,bir türlü okumaya fırsatım olmadı Nur ablacım,daha doğrusu başlığından anladığım kadarıyla,beni ağlatacağına inandığımdan elim bir türlü varmadı..
Ama ne yazdığını da merak ediyordum..
Evet yazını şimdi okudum tahmin ettiğim gibi de oldu:(
O kutulardan ben de de var,hem kendimin hem de kayınvalidemin ne çok yaşanmışlıklar içinde,mektuplar,yapraklı evlilik cüzdanları,kayın pederimin güreş madalyası,banka cüzdanı,resimler,
kart vizitler,kısacası saklanabilecek şeyler.Hiç birini atmaya elim varmadı.Bizden sonra gelenlere belki anı olur,eğer bakmek isterlerse..
Çok güzel paylaşım olmuş Nur ablacım kalemine,gözüne sağlık.Sevgiyle sağlıkla kal:)

Defne Soysal dedi ki...

Benim de öyle bir kutum var. Daha biriktirmedeyim.Açma zamanı gelmedi.Şimdilik fotolarla idare edebiliyorum.

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Sibelim,
canım yavrum, doktora tezin mükemmel olacak, ben eminim ...

Tülaycım,
çok teşekkür ederim canım dostum benim. O yaşanmışlıklar birer hazine gibi, daha sonraki yıllarda bunu daha iyi anlayacaksın:(

Sevgili Defne,
hoşgeldin canım.
Biriktir, elinden geldiğince çok sonraları değerli bir hazinen olacaktır.

Sevgilerimle...

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...