Çarşamba, Ağustos 19, 2009

EĞİTİM

Tabi ki!
Eğitim konusunu ele alacak, bu konu hakkında ahkam kesicek kadar bilgi donanımına sahip değilim. Ne öğretmenim ne de bir psikolog.
Benim ki sadece yaşanmışlıklar, gözlemler ve kendime ait düşüncelerim...

Günümüzde eğitim bir sürü değişikliğe uğrasada, temel eğitim asla değişmez. Temel eğitim de aileden alınır.
Okul öncesi ve temel eğitim çağındaki çocuk, öğrenme ve uygulama potansiyeli en yüksek olan varlıktır. Ailesini ve çevresini daima model olarak alır. Eğitim doğumla başlayan yaşamın kendisidir...

"Bu konuya nerden geldik?" diye düşünelecek olursa, burda ki yazımın belki bir benzeri olacak ama çevremde gördüğüm ve korkuyla izlediğim olumsuzluklar, beni ilgilendirmeyecek kadar uzak olsada, yaşadığım toplumda bulunduğu için bana rahatsızlık veriyor...

Ülkemizin 80 sonrasında hızlı bir şekilde değişimi ile, eğitimini almadan sahip olduklarımızı, ne yazık ki elimizde kendimize ve çevremize zarar verecek korkuç bir silaha dönüştürüyoruz...

Babacığımın bir çakısı vardı, devamlı cebinde taşıdığı. Eli hiç boş durmayan babam nerede ufak bir tahta parçası bulsa çakısı çıkarır, ya bir biblo, ya bir oyuncak, ya da işe yarayacak bir eşyaya dönüştürürdü o tahta parçasını. Canım benim! şimdi olsa nereden bulacaktı o tahta parçasını bilemem?
Beş yaşlarındayım, ağabeyim okula başladığı yıl. Hazırlıklar tamamlandı, defterler alındı, kaplandı. Kalemler alındı. (Kalem kutusunu o küçücük çakısınla babam yapmıştı.) O yıllarda şimdi ki gibi kurşun kalemlerin ucu açık satılmazdı. Nerede şimdiki gibi çeşit çeşit kalemler, pasteller? Bir kurşun kalem, bir de ortasından ucuna doğru artan bir tarafı kırmızı bir tarafı mavi yazan "kırmızı kalem".
Biraz daha detaya girersem konunun ucu kaçacak gibi.
Babam ağabeyimin kalemlerini çakısıyla açmaya başladı. O kadar güzel açıyordu ki! heveslendim. "Ben de bende açacağım" dedim. Ve belkide o günü çok iyi hatırlamam ilk dersimdi benim. Hayır dememişti," Önce kullanmasını öğrenmen lazım, yoksa sana zarar verir" demişti babacığım...

Bizim kuşak ve hatta çocuklarımın kuşağı diyebilirim, bazı şeylere zor sahip olduk. Sindire sindire idi sahip olduklarımız. Yoklukla varlık arasındaki dengeyi kurmak için de eğitime ihtiyacımız ve zamanımız vardı. Bizler dinlemesini de bilen bir toplumduk.
Önce karşımızdakinin zarar görmemesi ile eğitildik ve eğittik. "Önce ben" değil, "önce çevre" düşüncesini öğrettiler bize. Niye "önce çevre?" çünkü çevremizdekilere göre de biz çevreyiz...

Hızla arabalara sahip olduk. Binlerce, sonmodel. Krediyle, yıllarca taksitle. Paran varsa, ehliyette parayla, (gerçi olmasa da olur.) "Bizim arabamız var istediğimiz gibi kullanırız." düşüncesi hakim oldu benliğimize.
O arabamızın sürücü koltuğuna oturduk mu! değil arabanın sahibi, tüm insanlığın sahibi hissederiz kendimizi. Hız tutkunu oluveririz. Heyecan mı? hadi canım, ölmenin, öldürmenin heyacanı olurmu? Haa sana heyecan veriyor!!! olabilir. Çocuğunu, eşini, dostunu niye alırsın arabaya? Aynı anda trafikte olan başka arabaların suçu ne? Niye seyir halinde sürücü koltuğundayken küçücük çocuğunu kucağına alısın? (Eğitimin başladığı yer orası işte) İçkili araba kullanmak ne tür ayrıcalık sağlar sana?
İki hanım kızımız!!! barda eğlendikten sonra, alkol duvarını aşmış bir şekilde arabalarıyla hız sevdasındalar. Eşinle ve iki bebesinle yer yatağında yatan, dört kişilik bir ailenin duvarına çarp, içeri gir ve yok et bir aileyi. Bu nasıl olabilir? Bunun kabul edilir bir mazereti varmıdır?
Bunun gibi yüzlercesi var. Bu eğitimsizlik değil de nedir?
Ya cep telefonları! amaç mı?Yoksa sadece iletişim, haberleşme aracı mı? Eğitimini alırsan, heberleşme adına çok değerli. Aşırısında, baz istasyonları ile uydu frekanslarının çevreye verdiği zararı arttırmanın ne anlamı var? Ve kendine verdiği zararı!
"Kontür benim" yada "Faturasını ben ödüyorum"
Yok öyle bir şey; faturasını milletçe ödüyoruz. Hem de en acı bir biçimde...
Bilgisayarlarımız! İnternetlerimiz!
Eğitimsiz ellerdeki zararı saymakla biter mi?
Biz kullanmasını bilemezken çocuklarımıza nasıl öğreteceğiz.
3. nesil GSM hizmetleride hayatımıza girdi. Eğitimini aldık mı? Yoo!!! Aletini alsak yeter, nasılsa öğreniriz.
Düşünebiliyormusunuz? Sürücü koltuğunda seyir halinde iken görüntülü tlf.la konuşmayı, ya da yolda yürürken internete girip çetleşmeyi.
Bu yazımda yoksulluktan bahsetmiştim, ama çok zenginiz biz artık, çok zengin bir ülke. Herşeyimiz var derken, aslında en değerli olan eğitimimizin olmadığının farkında bile değiliz...



14 yorum:

sünter dedi ki...

Sevgili Nur hanim,
o kadar güzel dile getirmissiniz ki,üstüne söz söylemek zor.
Egitimi okulda aliyorsa cocuklarimiz, görgüyü evinden aliyor.Görgüsüz egitim yetersiz kaliyor.Cocuklarimiz duyduklarini degil gördüklerini uyguluyor genelde.Aile terbiyesi ve görgüsü olmayan, sadece para gücüyle yetisen bir insan, hem kendisine hemde cevresine büyük zarar veriyor, seninde yazdigin gibi.
Cocuklarimizi en güzel okullarda okutsak ne yazar.Önce ana-babalar egitilebilse keske.

Sevgiler

Belgin dedi ki...

Ah Ablacim ah, farkina varmadigimiz daha neler var neler..
Süntercigiminde dedigi gibi analari, babalari egitsek ilk önce... Cocuk yasta anne-baba olanlardan ve onlarin yetistirdigi cocuklardan ne bekliyebiliriz..
Komsuda var, benimde olsun diye yararini, zararini düsünmeden aldigimiz, kendimizin yetmemis gibi cocuklarimizin eline verdigimiz zararli neler var neler...
Farkina varsak cok sey degisecek ama farkina varmak isteyen kim...Farkina varmak hic isimize gelmiyor..

Cok güzel bir yaziydi ablam, yüregine saglik.

Sevgilerimle

NALAN dedi ki...

Çok doğru anlatmışsınız..

Eğitim ailede başlar okulda devam eder..ağaç yaşken eğilir, insanoğlu ailesinden öğrenir herşeyi ilk başta;saygıyı,sevgiyi,sevmeyi,sevilmeyi,hoşgörüyü..
Aileden bunları alamıyorsa çevre girdabında ne yazık ki kaybolup insanları da kaybedebiliyor.

İyi niyetli,vatana millete insalığa hayırlı evlatlar yetiştirmek dileğimiz inşallah emelimizi yerine yetiriz.

Sevgiler..

Leylak Dalı dedi ki...

Yazdığınız her satırın altına imzamı atarım Nur hanım. 27 yıl bir meslek lisesinde öğretmenlik yaptım. Eğer aileden temel alınmamışsa ne yapılsa boş olduğunu gördüm. Çocuk daha yaptığının yanlış olduğunun bile farkında değil, uyardığınız zaman şaşkın bakıyordu yüzümüze. Evden kaçan kızının hesabını bize soranlar mı ararsınız, okulu bitirmesi matematiksel olarak imkansız olduğu için "masraf etmeyin, alın kaydını" dediğimizde "gelsin gitsin işte, ben evde hakkından gelemiyorum" diyen mi. Eğitim dünyasının içine girseniz bu ülkenin geleceği için daha çok vahlanırsınız. Öğrencinin boş kafalı yetişmesi için öğretmenlerin uymaya zorunlu olduğu kurallar öyle çok ki. İdare okulun dibindeki, öğrencilere tek tek sigara (belki başka şeykler de) sattığına şahit olduğumuz bir büfeyi defalarca şikayet etmesine rağmen kapattıramadı. Büfecinin cebi daha güçlüydü çünkü.
Ne diyeyim Allah encamımızı hayretsin, sevgiler.
Nurşen

NzlGl dedi ki...

Sevgili Nur hanım
yine 'BAM' tellerimizden birine bence en önemlisine parmak basmışsınız.
Ülkemizde birçok sorun var deniyor. kabul ediyorum ama en önemli sorun EĞİTİM sorunu hatta sağlıktan bile önemli benim için. Sorunu biliyoruz ne yazık ki çözümünü yıllardır bulamıyoruz.Bütün sorunlar domino taşı gibi birbirini tetikliyor. Evde alınacak eğitim diyoruz evdekilere verilen eğitim ne ki onlar çocuklarına versin.
Rahmetli hacı dedem dermiş ki
'Bir ülkeyi yeniden yaratmak için 6 yaş üstünü yok edeceksin'
Vallahi haksız değil gibime geliyor.
Umutsuzum :(

sevgilerimle

mehtap dedi ki...

Ne kadar güzel bir konuya değinmişsiniz yine Nur Ablacığım, çok çok acı.Bunları düşündükçe içim acıyor benimde.Toptan eğitilmeli bu millet.Çünkü benimde biliyorsunuz iki küçük yavrum var.Acaba onları hayırlı bir insan olarak yetiştirebilecek miyim endişesi.Çünkü çevrenin de çocuklarımız üzerinde etkileri yadsınamıyor maalesef. ve çevreden bu bahsetmiş olduğunuz konulardan dolayı zarar görme olasılıklarının endişesini yaşıyorum bende.Çok bilinçsiz ve arsız bir millet olduk.Adeta canavar ruhlu bir millet.Allah sonumuzu hayırlı etsin inşaallah.Bizim çocukluğumuzda da sizin anlattıklarınız gibi herşey daha ölçülü ve anlamlıydı.Şu son on yıl da oldu bu hızlı değişim ve de azgınlaşma diye hatırlıyorum.EY TÜRK MİLLETİ!..kendine gel diyorum.Bu gidiş nereye.Bu konu uzar gider aslında, ama uzatmak ve insanları uyandırmakta lazım aslın da değil mi ablacığım.yüreğinize sağlık.saygılarımı ve sevgilerimi yolluyorum.

Asuman Yelen dedi ki...

Bu Türkiye'nin kemikleşmiş sorunu, kanı hiç dinmeyen yarası Sevgili Nur,
hızla çözümsüzlüğe, çözüm konusunda umutsuzluğa doğru ilerliyor. Hükümetler ve, dış etkenlerin,yarım asırı geçkin politikalarının üzerine
bir de dünya ile birlikte bizi de etkileyen ekonomik sorunlar..
Bir ortahalli markette, yerlerde tepinerek, kendini oradan oraya atarak "bunu isterim" diye bağıran çocuğun karşısındaki annenin çaresizliği,ya da asık suratlı babasının kaş göz engellemeleri yüzünden değil istemek yan gözle bile bakamadığı oyuncak önünde bir çocuğun duyduğu çaresizliği ortadan kaldıramamışken, yolsuz okulsuz köyleri bilgisayarla donatmanın, her mahalleye, doktorsuz klinikler, öğretmensiz okullar açmanın,
ve sonuçta ulaştığımız 3G teknolojisinin tek yararlandığı taraf, bu sayede rant sağlayanların
cebi, kasası.
Buna bir de giderek artan sevgisizliği eklersek....
Bana göre tüm bu ve çığ gibi büyüyen daha bir sürü sorunun çözümü, ne tamamiyle ezbere dayalı eğitim sisteminde, ne de ekmek parası derdiyle sevgiyi tamamiyla unutmuş görünen ailede..
En iyisi, sayın NzlGl'in Hacı Dedesini dinleyelim. Altı yaş ve sonrasını yokedelim.
Espri ile geçiştirmeğe çalışsak da durum gerçekten vahim boyutlarda.
Sevgiler...

Çınar dedi ki...

80 sonrası uygulanan bilinçsiz(bilinçli)politikalarla tüketici bir toplum haline dönüştürüldük. Bir anda, daha önce hiç görmediğimiz ya da satışı yasak olan ürünlerle doldu taştı her taraf.Beraberinde medyadaki haberler ve reklamlarla insanlar alışverişe özendirildi.Çılgınca alışverişe. Üretim azaldı ama tüketim son hızla arttı. Birşeyi almak için ona ihtiyacı olup olmadığına bakmaksızın insanlar, bende neden olmasın mantığıyla önüne gelen yeni şeyi aldı.

Çok zengin bir ülkeymişiz gibi caddelere bakın, hep son model arabalar göreceksiniz.Aynı mantıkla, yeni teknolojik ürünlere de saldırdık adeta. Şimdi de 3G teknolojisi,farkındaysanız inanılmaz bir reklam var bu konuda. Sanki ekonomik kriz yok. herşey yolunda gibi, yetkililer ve hatta başbakanımız,3G telefonların satışı konusunda TV lerde konuşmalar yapıyor.Bu ne maksatla yapılıyor anlamadım.Hedef saptırmamı acaba.

Eğitim konusuna gelince,eğitim önce evde başlar ama devamı okul ve çevredir.Aileler eğitimsizse çocuğu nasıl eğitebilirler? Ya eğitimli ve bilinçli aile çocuğunu ne dereceye kadar firenleyebilir. Çevresinde gördüğü yanlışlıkları yapmaması konusunda.

Öğretim; Okullarda öğretim de bizim zamanımızda olduğu gibi değil. Çocukların beyinlerine bilgi pompalanıyor ama sadece ezbere dayalı bilgiler. Okul bitince, birşey kalmıyor. Nurşen'ciğimin de söylediği gibi egitimse sıfır.

Sonuç olarak çılgınca bir yaşamın içindeyiz. Geleceğimiz ise oldukça karanlık görünüyor. Umarım ben abartıyorumdur.

Sevgiler

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Çok sevgili Can Dostlarım,
Yorumlarınız için çok teşekkür ederim...
O kadar güzel yorumlar ki! hepsi birer özel yazı...
Hepimizin görüşü zor dönemdeki ülkemizin ve belkide dünyamızın gidişindeki umursamazlık, duyarsızlık...
Her birimiz çocuklarımız ve torunlarımız ve hatta onların çocukları için endişeleniyoruz...
Bir söz vardır "bu dünya bize dedelerimizden miras kalmadı, biz bu dünyayı çocuklarımızdan ödünç aldık."
Ne olur bu duyarlılığı herkes yaşayabilse...
bizler bu duyarlılığı aşılayabildiğimiz kadar aşılayabileceğiz de nereye kadar. Çevrenin etkeni baskın gelirse endişesi hepinizde, hepimizde değil mi?
Sizleri çok seviyorum ve çok teşekkür ediyorum...
Sevgiler...

Çınar dedi ki...

Hayırlı ramazanlar canım

Tüm aileye sevgiler

WarhaWk - Cenk dedi ki...

Nur abla,yukarıdaki yorumların
hepsine katılıyorum.Ek olarak,milli
eğitim uygulanmalıdır görüşümü ilave etmek istiyorum.

Size ve ailenize iyi ramazanlar..
Cenk

MAVİ UMUT dedi ki...

Ödüllendirildiniz. Bu sefer 7kurallar yok, fakat dilerseniz olabilirde.. Lütfedermisiniz.

Unknown dedi ki...

Tebrik ederim canim.
İcine girdigimiz şu mubarek rahmet ve bereket ayinda tum dilek ve dualarinin kabul olmasi dilegiyle hayirli ramazanlar..
SEVGİLER

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Çok doğru, çok yerinde bir yazı.
Sana her konuda katılıyorum.
Özellikle cep telefonu konusunda ben de çok dertliyim.
Bir şeyi çabuk tüektmek kadar acı bir durum olmasa gerek.
Sevgilerimle...

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...