Perşembe, Ocak 24, 2008

KELİME OYUNLARI-ÇOCUK ÇOCUKLUK

Çocuk, çocukluk denince duygular hemen içe dönüş yapar, önce kendi çocukluğu gelir insanın aklına. Geçmişinden çıkar yola bu günkü çocukluğa ulaşmak için.
Çocukluğum; Hiç hatırlamak istemediğim ama asla kopamadığım, çocukluğun her evresine doya doya yaşadığım ama mutsuzluğun en acısını tattığım, çocukluğumu yaşarken büyük olabilme mücadelesi verdiğim, seksek oynarken ip atlarken kardeşlerimin elinden tutmaya çalıştığım, ayağıma çivi battığında (hemde tabandan girip üsten çıkan bir çivi) acısını hiç görüp sorumluluklarımı düşündüğüm çocukluğum çok gerilerde artık.
Burada kendi çocukluğumu yazmayı ve yaşamayı hiç düşünmemiştim. İster istemez çocukluk denince benim de duygularım içe döndü, kıyısından köşesinden döküldü biraz.

BÜYÜYEMEYEN İKİ ÇOCUK
Onlar iki erkek kardeştiler. Gözlerinden zeka fışkıran, içindeki enerjileri bedenlerine sığmayan, yarınlarına umutla bakmaya çalışan, ıslak kokan küçücük ellerindeki çatlakları doğal sanan, çocuk oyunlarını bilen ama oynamaya vakit bulamayan ilkokul çağlarında iki büyük erkek.
Doğanın güzelliğini esirgemediği, güneşi ve yazı az olan bir köyde doğmuşlardı onlar.
Çocukluğun en güzel geçebileceği yerlerdir köyler ama ne yazık ki köyde doğanlar için değil. Köyün bütün zor yaşamlarına beş yaşına gelen bebelerini de ortak eder aileleri, 'sünnet oldu erkektir artık' diyerek.
Babaları muhtar olan iki erkek kardeş de köyün katı kurallarına uyup ilkokul çağlarında başlarlar yaşam savaşına. Baba muhtar ya köyün ağası gibidir(cumhurbaşkanı olmak gibi birşeydir köyde muhtarlık) verir kendisini köyün işlerine. Tarla, bostan ve hayvanlar kalmıştır karısının başına. Neyseki erleri yetişmiştir ananın, ilkokula başlamış iki oğlu vardır, okuldan kalan zamanda yardım edecektirler analarına. Bir abla iki kız kardeşleri daha vardır bebe erlerin, onlarda okul dışında evişlerini yapacaklardır. Ana biraz yükten kurtulmuştur.
Köylerde çok çocuk yapan analar ilkokul çağına gelen bebeleri sayesinde rahata ererler. Çocuklar büyümüşlerdir artık, her işe koşmaları çok doğaldır.
Bu iki kardeş de köy işlerine koşturulurlar. Okuldan kalan zamanlarında hayvanlarını otlatmaya götürürler, bostan sularlar, hayvanlarına kışlık ot hazırlarlar. Gece de gaz lambasında ders çalışırlar. Yazlarını köylerinde geçiren bir öğretmenden okumanın şehre giden yol olduğunu öğrenmişlerdir. Okul yolunu umut yolu bellerler.
Hayvanları otlatmak en sevdiği iştir küçük kardeşin çünkü kaçamakları vardır. Kırlara, dağlara çıkmak köyden kaçmaktır birnebze. Ağaç dalından yaptığı kavalını kullanabiliyordur hayvanlarını otlatırken, ıslığını çalıyor, köpeğinle oynaşıyordur. Köye ne kadar geç dönse o kadar iyidir onun için, bostan sulamak, ekin biçmek ağır geliyordur ufacık bedenine.
Çocuk olmayan, çocukluk yapamıyan iki kardeş büyük olma düşleri kurarak büyürler...

Çok sonraları tanıdım bu kardeşleri, sıradan her köy çocuğu gibiydi yaşamları. Çok yüksek olmasa da kendilerine yetecek kadar okumuş, kendilerini yetiştirmiş, şehre gelmiş evlenmiş ve çocukları olmuştu.
Arkadaşım olan küçük kardeşin eşinden dinledim hikayelerini. Mutlu denecek bir evliliği var arkadaşımın ama zaman zaman yakınır kocasından. 'Çocuklarımı büyüttüm ama babalarını büyütemiyorum çünkü o büyümek istemiyor' der hep.
Evet maalesef! çocuk olmayan, çocukluk yapamıyanların duyguları büyüme ve olgunlaşma çağında kırılma noktası yaratıyor.

Top oynamak yerine mendil satan,
Misket oynamak yerine sokaklarda araba camı silen,
Bisiklet yerine koluna boya sandığı verilen,
Yaylı yatakda zıplama yerine sokakta yatan,
Tatlı çaldı diye hapse atılan,
Isınamayan, doymayan, giyinemeyen sağlıksız çocuklarımızdan yarın için ne bekleyebiliriz ki?

Bizi yarınlara taşıyacak tüm çocukların, çocuk olmaları ve çocukluk yapabilmesi dileğiyle.

8 yorum:

Geveze Kalem dedi ki...

Ben çocukluğumu doyasıya yaşadım, ama yine de bu yaşımda hâlâ çocuk gibi davranıyorum kimi zaman.:)

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Büyüyünce zaman zaman çocuk gibi davranmak çocukluğunu yaşamış olmaktır yavrum. Ben bile Barışın oyuncaklarınla nasıl oynuyorum zevk alarak, çünkü bende çocukluğumu çok iyi yaşadım. Benim anlatmak istediğim bu değil, çocuk olamayan büyüsede çocukça kalan yanı, çocuk davranışları değildir. Çok başka gösterirler bu duygularını. Yaşamı evin dışında arama, şiddet, uyumsuzluk, sorumsuzluk yada takıntılar gibi. Tabi bu benim düşüncelerim.

Admin dedi ki...

MERHABA
SIZ ZATEN YUKARIDAKI NOTUNUZDA ACIKLAMISINIZ COCUKLUKLARINI YASAMAYAN YETISKINLERIN DURUMUNU.
BU ULKEMDEKI COCUKLARIN YETISTIRILME TARZINDA COK FAZLA GORULUYOR.
ISINE GELINCE SEN ABLASIN VEYA ABISIN DENILIR, TAM YUREKLENDIRILMESI GEREKEN KONULARDA ISE SEN DAHA BUYUMEDIN COCUKSUN DENIR, BU IKILEM ICINDE BUYUTURUZ COCUKLARIMIZI.
SONRA BU BUYUMEMIS, KENDI GUCLERININ FARKINA VARDIRILMAMIS COCUKLARIMIZ BUYUR EVLENIR,SORUMLULUKLARI TASIMASI GEREKTIGI YERDE SIKILIR VE KACAR, OLMADI SALDIRIR, BU BOYLE UZAR GIDER.
ICINDE YASADIGIMIZ TOPLUMDA HER GUN KARSILASTIGIMIZ ONLARCA YUZLERCESINDEN BIR SEKILDE NASIBIMIZI BIZDE ALIRIZ YASAMIMIZIN BIR YERLERINDE...
COK SELAM VE SEVGILER

Adsız dedi ki...

Benzer bir hikayenin kahramanı da benim babamdır.Sizin de söylediğiniz gibi o da farklı biçimde duygularını hissettirmeyi seçenlerdendi.Farketmediği tek şey bu duygularını yansıtırken bizim çocukluğumuzdan aldığı, noksan bıraktığı duygularımızdı..Yıllarca böyle davrandığı için öfke beslemiştim kendisine..Anne olduğumda öfkenin yerini babasının yaralarını sarmak isteyen evlat olabildim..zira hem köy yaşantısının sıkıntılarıyla boğuşurken hem de annesinin kokusunu hiç almamış babasını da on yaşında kaybetmiş hiç çocuk olamamış bir adamdı benim babam..

Bir kaç cümleye sığdırılabilen bir çocukluk..Şimdi bunları size yazarken babam için babam gibi çocukluğunu çocuk olarak yaşayamamış olanlara üzüldüm.Bir kez daha babama başka bir gözle bakabilmemi sağladınız..Teşekkür ederim..Yazı içinse..emeğinize sağlık..sevgilerimle..

s. dedi ki...

Ben susma hakkımı kullanıyorum :'(

[ fiкяiмiи iиcє güℓü ] dedi ki...

Çocukluğunu doyasıya yaşamış olanların bile büyümek istemediğini düşünürsek, bu insanlar ömür boyu çocuk kalacak demektir..

Tüm çocukların doyasıya çocuk olabilmesi dileklerinize yürekten katılıyorum.

Ebru Oğuş dedi ki...

keşke her çocuk çocuk olabilse ama ne ülkemizde mümkün ne dünyada:-(

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Sevgili Hatice, Hüzünbaz, İncegülüm, SS ve Ebru
Ziyaretiniz için teşekkürler
Aynı fikirde olanlarında olması beni çok sevindirdi
Sağolunuz
Sevgiler...

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...