Çocukluğumda en güzel bayram eğlencemiz lunaparktı. Kuzenimle, Kasımpaşa'da ki uzaktan akrabamız Aziz amcalara gitmek için bayramın üçüncü gününü zor getirirdik. Aziz amcaların arkasındaki büyük arsada bayram lunaparkı kurulurdu, ne kadar sürerdi bilemiyorum ama her zaman yetişirdik, en sevdiğimiz tahta kayık salıncaklarla dönme dolaplardı. Küçük bir atlı karınca, bir palyaço ve bol bol mutlu çocuk olurdu. Ufacık ellerin uzattığı bayram paraların yolculuğu, ortalıkta dolaşan bir adamın beline bağladığı cepli önlüğünde son bulurdu. Büyükler eşlik etmezdi arsadaki lunaparka, çünkü çocuklar güvensiz değildi ortalıkta. Kimse kimseyi kandırmaz, kimse kimseyi aldatmazdı o zamanlar...
Daha sonraları İstanbul'un ilk büyük lunaparkı Aksaray-Vatan caddesinde kuruldu, bayrama özel değil, daimi yerleşik bir lunaparktı. Sanırım 60'lı yılların başındaydı. Doğma büyüme Aksaray'lı olan annemin ahbaplarından Sevim Teyze'ye giderdik ara sıra. Lunaparkın kuruluşunu görmüş heyecanla beklemiştik açılışını. Açıldıktan sonrada "Sevim Teyzeye gidelim" diye tutturur olmuştuk. Gerçi çok uzun olmadı bu gidişler ama ilk yılında bir kaç kez gitmiştik...
Kasımpaşa'daki ufak lunaparktan sonra çok büyük gelmişti bize, kaybolmaktan korkacak kadar büyük! Geceleri ışıl ışıl yanan rengarenk ışıkları eski İstanbul gecelerindeki solgun ışıklarına inat sabaha kadar yanardı.
Göyüzündeki binlerce yıldızın ışıkları kaybolurcasına meydanı saran bu ışıklar; bu yaşıma kadar bile bende iz bırakan, nerede rengarenk ışık görsem "lunapark gibi" dememe sebeptir...
Lunaparklar 70'li yıllardan sonra İstanbul'un değişik semtlerinde ardı ardına açılmaya başladı ve 90'li yıllardan sonra da teker teker kapanmaya...
"Hani nerede o lunaparklar" demek isterdim, diyemiyorum.
Çünkü, çok çok çok büyük bir lunaparkımız var şimdi; Dünya
Evet! artık çok büyük bir lunaparkta yaşıyoruz. Işıklarının hiç sönmediği alışvriş merkezleri, sabahlara kadar rengarenk gökyüzünde patlayan, olur olmaz her daim atılan havai fişekler, çarpışan arabalar, dönen dolaplar, hiç bitmeyen sirenler, kendini dev aynalarında görenler, serbest atışlar, küçücük ellerdeki bayram paralarını cebe indirenler, yükselip aşagıdakileri küçücük görenler, aşagıdan yükselenleri baynu bükük seyredenler, korku tünelleri, çığlık çığlığa bağıranlar, şeker uzatılan çocuklar, karıncaya binen atlar, karagöz hacivat oyunları ve evimizdeki beyaz camdan hiç eksilmeyen palyaçolar...
Daha sonraları İstanbul'un ilk büyük lunaparkı Aksaray-Vatan caddesinde kuruldu, bayrama özel değil, daimi yerleşik bir lunaparktı. Sanırım 60'lı yılların başındaydı. Doğma büyüme Aksaray'lı olan annemin ahbaplarından Sevim Teyze'ye giderdik ara sıra. Lunaparkın kuruluşunu görmüş heyecanla beklemiştik açılışını. Açıldıktan sonrada "Sevim Teyzeye gidelim" diye tutturur olmuştuk. Gerçi çok uzun olmadı bu gidişler ama ilk yılında bir kaç kez gitmiştik...
Kasımpaşa'daki ufak lunaparktan sonra çok büyük gelmişti bize, kaybolmaktan korkacak kadar büyük! Geceleri ışıl ışıl yanan rengarenk ışıkları eski İstanbul gecelerindeki solgun ışıklarına inat sabaha kadar yanardı.
Göyüzündeki binlerce yıldızın ışıkları kaybolurcasına meydanı saran bu ışıklar; bu yaşıma kadar bile bende iz bırakan, nerede rengarenk ışık görsem "lunapark gibi" dememe sebeptir...
Lunaparklar 70'li yıllardan sonra İstanbul'un değişik semtlerinde ardı ardına açılmaya başladı ve 90'li yıllardan sonra da teker teker kapanmaya...
"Hani nerede o lunaparklar" demek isterdim, diyemiyorum.
Çünkü, çok çok çok büyük bir lunaparkımız var şimdi; Dünya
Evet! artık çok büyük bir lunaparkta yaşıyoruz. Işıklarının hiç sönmediği alışvriş merkezleri, sabahlara kadar rengarenk gökyüzünde patlayan, olur olmaz her daim atılan havai fişekler, çarpışan arabalar, dönen dolaplar, hiç bitmeyen sirenler, kendini dev aynalarında görenler, serbest atışlar, küçücük ellerdeki bayram paralarını cebe indirenler, yükselip aşagıdakileri küçücük görenler, aşagıdan yükselenleri baynu bükük seyredenler, korku tünelleri, çığlık çığlığa bağıranlar, şeker uzatılan çocuklar, karıncaya binen atlar, karagöz hacivat oyunları ve evimizdeki beyaz camdan hiç eksilmeyen palyaçolar...
Ben eski lunaparkımı; tahta kayık salıncağı olan, dönme dolabında çocukların mutluluk çığlıklarını saklayan, bayram paralarının kardeşçe bez önlükte toplanan lunaparkımı özlüyorum...
8 yorum:
''Ben eski lunaparkımı; tahta kayık salıncağı olan, dönme dolabında çocukların mutluluk çığlıklarını saklayan, bayram paralarının kardeşçe bez önlükte toplanan lunaparkımı özlüyorum...''
Kim özlemiyor ki,öylesine güzeldi yüreğinizin sözcükleri hiç tükenmesin.Sevgiyle kalın...
karanlıktan aydınlığa çıkış kadar güzeldi ,ferahtı yazın Nurcum,
ne kadar GERİ GELEMEYECEK ,!NE VARSA İSTİYORUZ BU GÜN VE BU ZAMANLARDA :((((
Bazen bu döeneme ait değilmişiz gibi geliyor ,
bazende geçmişte kalan dönemlere HAKKINI'' veremediğimizden de geriye dönüşler oluyor ! ikisi arasında med-cezirlere dönüyoruz.
Biliyormusun ; yinede arkamıza baktığımızda ''orada'' çoook eşsiz güzellikler bıraktığımıza inanıyorum. BİZ ŞANSLI KESİMDİK.
sevgiyle canım
(bekliyorum ? )
Çok güzel bir yazı olmuş:)Eline sağlık..
Beni çocukluğuma götürdü..Babam da kardeşimle beni İst maçka'daki
lunaparka götürmüştü..Ne kadarda büyük ve şaşalı gelmişti içinde yok yoktu 9-10 yaşlarındaydım..
Güzel günlerdi..
Bayramlarda tertemiz giyinip,yeni değil belki ama mutlaka temiz giyinip.
Mahalleyi özgürce dolaşırdık..
İçimizde bayramlarda kaybolma korkusu olmadan..Safça tertemiz yüreğimizle kapıları bir bir çalardık..Aslında kapıları da çalmaya gerek kalmazdı zaten hepsi
arkasına kadar açık olurdu..
Hırsızlık nedir bilinmezdi..
Şimdi yaşadığım yerde de çocuklarım aynı duyguyla büyüyor:)
özgürce istediği gibi..
Teşekkürler Nur hanımcım o günleri tekrar yaşadım:))
Sevgiler..
Bu kadar güzel bağlanabilirdi...
Aklını seveyim annem...:)
İçinde yaşadığımız yeni lunaparka hiç bu gözle bakmamışım... Yazınızı okuyunca "ne kadar doğru" demekten kendimi alamadım... Fazla bir lunapark deneyimim yok ama yazınızdaki eski lunaparklara ben de büyük bir özlem duydum... Kaleminize, yüreğinize sağlık... Selam ve hürmetler.
Ah Nur' cum, 64 ve 70 arası o lunaparka çok yakın bir evde oturduk. 69 a kadar annemle ve küçük teyzemle o kadar çok gittik ki oraya. Aynalarda gözlerimizden yaş gelene kadar güldüğümüzü hatırlıyorum. Gece giderdik ve o kadar rahat gezer eğlenirdik ki.
Ne güzel bir yazı ve ne hoş bağlamışsın sonunu. Yüreğine sağlık.
Sevgili Nehire,
çok teşekkür ederim, sende sevgiyle kal...
Nunu'm,
evet canım biz, siz şansı kesimdik.Geçmişten örnek alarak geleceğe hazırlanan kuşaklar olduk.
Tülay'cım,
ben teşekkür ederim canım.
"Bayramda yeni değil ama temiz giyinmek" ne güzel bir sözcük, şimdilerde nerdeyse yeni ama..??
sözcüğü kullanacak kadar??
Renkli kızım benim,
ne mutlu bana, güzel yorumlarla renklerini getirmişsin:))
Kaptanım,
Lunapark,yani eski lunapark çok özeldi o anlatılmaz anca yaşanır birşeydi. Teşekkürler güzel kelimelerin için.
Canım arkadaşım,
O yıllar ben yine oralara çok gittim, hatta annemsiz yengemlerle sevim teyzelere yine gittim, lunaparka da defalarca gittim ama bendeki çoşkusu bitmişti artık.
Aynı yerlerde dolaşmışız hep, kimbilir kaç kere karşılaştık ve hatta çarpışmış olabiliriz de! Tabi " yok artık" diyeceksin haklısın, o tarihlerde kalabalık olmayan sokaklarda çarpışmak için zorlanmak gerekir di:))
Yürekten sevgilerimle...
Nur'cum beni de dayım götürürdü lunaparka.
Eskinin tadı hiç bir yerde yok ki zaten.
Yorum Gönder