Sevgili Sessiz Balık beni KİTAPLAR konusunda sobelemiş.
Beni hatırlamış olması ve bu konuda yazma önümü açmasından dolayı çok mutlu oldum.
Sobe'nin konusu kitaplar, takip ettiğim bloglarda gördüğüm kadarıyla açılımı yok. Bu yüzden sanırım uzun bir sobe yazısı olacak.
* * *
Blog açmak ve yazı yazmak! Beni oldukça heyecanladırmıştı. Torunlarıma ve "belkide" onların çocuklarına geçmişten anılası birşeyler bırakabilecek, unutulmayacak, aynı zamanda bugünü birileriyle paylaşabilecektim. Yıllarca parmaklarım çalışmış, birilerine hizmet etmişti. Bugün artık kendim için parmaklarımı oynatacak içimden ne geliyorsa yazıp kendimi ifade etmeye çalışacaktım.
Doğru, yanlış, iyi, kötü, sadece içimden geldiği gibi.
Konumuz kitaplardı şimdi buraya nerden geldik?
"Önceki bir yazımda da belirtmiştim" bir kelime üzerine yazı yazmak, düşüncelerimi anında biryerlere götürüyor, yazmadan da geri getirmiyor.
"Kitaplar" bugün de var ama ben yine geçmişe bir yolculuk yapacağım. Sanırım geçmiş içimde yığılmış. Bu yığılmanın üzerine "bugünüm" kelebek kadar hafif kalıyor ve ömrü kelebek kadar kısa oluyor. Nerdeyse dünü unutur oldum, çok önceleri en ince ayrıntısına kadar hatırlamama karşın. Yazdıkça yığılmaların azaldığını, hafiflediğimi hissediyorum...
* * *
İlk kitabım, ilkokul 4. sınıf sömestir tatilinde okuduğum ÇALIKUŞU romanıydı. Kıyıda köşede, her bulduğum yerde iki gün içinde bitirmiştim koca kitabı. Çok ağlamıştım Feride'ye, aşkından mı? yoksa çektiği haksızlıklardan mı? bilmiyorum. Sonra POLLYANNA. Yaz tatilini zor etmiştim yeni bir kitap okumak için.
Kitabı bitirdiğimde çocuk aklı ile "keşke önce bunu okusaydım, o zaman Feride'ye bu kadar üzülmezdim" düşüncesi beni üzmüştü.
POLLYANNA beni o kadar etkilemişti ki, yaşamı böyle kurmalıyım " her kötülükte bir iyilik haberi vardır " diye düşünmüştüm ve o gün bugün hiç değişmemiştir bu düşüncem. Sonra ufak tefek birsürü çocuk kitabı, çok sevdiğim DOĞAN KARDEŞ dergileri.
Daha sonraları çağımızın unutulmaz yazarları ve kitapları aldı zamanımı. KERİME NADİR, MUAZZEZ TAHSİN BERKAN, REŞAT NURİ GÜNTEKİN, HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR, PEYAMİ SAFA.
Kitap okumaya doymuyordum. Kuzenlerim ve arkadaşlarımla sık sık kitap alış verişi başlamıştı. Kitaplarımız hiçbir zaman kaldığımız yeri bulmak için köşesinden kıvrılmazdı. Çok değerliydi kitaplarımız, okuyunca hemen sahibine iade edilirdi. Şimdiki gibi çok kitap ve kütüphane bulunmazdı evlerimizde. Herkezin durumuna göre beş veya on kitabı olur ama elden ele dolaşırdı. Semtimizin ve okulumuzun kütüphanesinden temin ederdik çoğu kitapları. En büyük zevkim ise, kitaba ara verdiğimde bir sonraki okuyacağım kitabı düşünmek olurdu. Gündüz bahçe, ev, rahattı kitap okumak ama gece olunca çok zordu. Şimdiki gibi süslü gece okuma lambaları nerde! Tavan ışığını açmak gerek. Kardeşlerimle yattığım odada bu çok zordu. Sokağımızın köşesinde bulunan sokak ışığı odamıza sızıyordu ve ben divanımı camın önüne getirmiş, sokak ışığına yakınlaşmıştım. Rahattım artık, perdeyi yarım açıp, içeri sızan ışıkta geceleri de kitap okuyabilmeyi başarmıştım. Hatta bu oda şeklinin değişikliği, kardeşler arasında ufak bir patırdıyada sebep olmuştu.
Zamanla kitaplarım ve yazarlarım değişmeye başladı. RIFAT ILGAZ, AZİZ NESİN, FAKİR BAYKURT, YAŞAR KEMAL, girdi sıraya, asla yok olmuyacak eserleri ile.
Günümüzün yazar ve kitaplarına haksızlık etmiş olmak istemiyorum. Ama bizim nesil ölümsüz eserlerle tanıştı. (belki de bana öyle geliyor) 70 li yılların başında (otuz lira) ile almış olduğum klasik kitaplarla, ufak çaptaki kütüphanemi genişletmiş ve çok değerli bu ölümsüz eserlere sahip olmuştum...
Ve unutamadığım kitaplar;
EMİLE ZOLA ; MEYHANE: Kenar semtlerde, fakir işçi ailelerinin yaşadığı dramı, ahlak çöküşünü, yokluğun acı sırlarını anlatmış yazar. Yazdığı bu kitap sonraları dert olmuş yazarın başına çevrelerce. Aslında kitap bir ahlak dersi. Kısa aralıkla "iki kere" okuduğum tek kitaptır.
VİCTOR HUGO ; SEFİLLER : Karın doyurmak için çaldığı ekmek yüzünden kürek mahkümu olan, yaşamı özgür ve mahkümiyetle gelgitleri yaşayan bir insanın ciltlere sığmayan serüveni.
MAKSİM GORKİ ; ANA : Okuması yazması olmayan bir ananın, oğlunu girdiği yoldan döndürmeye çalışırken, oğlunun ve arkadaşlarının konuşmalarına kulak verip, binbir çabayla okuma yazma öğrenerek oğlunun yanında yer alması.
DOSTOYEVSKİ ; SUÇ VE CEZA : Suç işleyen ve bu korkuyla kaçan, vicdanınla cezasını cekmek çok ağır gelerek teslim olan bir adamın ibret dolu iç muhasebesi.
MADAME BOVARY, VADİDEKİ ZAMBAK, KELEBEK, ZORBA asla unutulacak eserler değildir.
Evliliğim, kitaplarımla aramda hiç bir sorun yaratmamıştı. Eşimde bir o kadar okumayı seviyordu, artık birlikte okuyorduk.
İlk kızıma hamileliğim, doğum için izine ayrılmam boş vakit yaratmıştı. Neredeyse 9 ay devamlı kitap okudum. Fazla arkadaşım yoktu. Ailem, evim, işim ve kitaplarım...
Sonra elime "iki küçük" kitap geçti ve tüm kitapların en güzelleriydi onlar. Kitap okumak bitmişti artık, "iki güzel" kitap yazmaya başlamıştım...
Kitaplarla mesafe girmişti arama. İşim, çocuklarım, evim vaktimin çoğunu kaplamıştı.
Mesleğimin gereği artık yalnız kanun kitapları, resmi gazete, dünya gazetesi okuyordum. Pek zevkli olmasada!
Tekrar okumaya başladığımda ise, çocukluğumda okuyamadığım çocuk kitapları ile tanıştım. Çocuklarımıza kitabı sevdirmek, okumalarını sağlamak için devamlı kitap alıyorduk. İkiside okumayı çok sevmişler, devamlı kitap ister olmuşlardı. ŞEKER PORTAKALI, KÜÇÜK PRENS, OLİVER, ALİS HARİKALAR DİYARINDA.
Evet! ben bunları otuzlu yaşlarımın başında çocuklarımla beraber okudum.
* * *
Tekrar okumaya başladığımda eski hızım kalmamıştı. Artık çocuklarım kitap alıyor, ben onların kitaplarına ortak oluyordum. Halen de öyle...
Günümüzün yazarlarından, gerçekleri romana dönüştürmesini ve anlatımını çok sevdiğim yazar AYŞE KULİN'dir. Tüm kitaplarını soluksuz okumuşumdur. Bosna savaşını anlatan SEVDALİNKA ve ilk Türk seramik sanatçısını anlattığı FÜREYYA ise unutamadıklarımdandır.
İz bırakanlar;
ELİF ŞAFAK ; BABA VE PİÇ
BUKET UZUNER ; KUMRAL ADA MAVİ TUNA
SUNA KIRAÇ ; ÖMRÜMDEN UZUN İDAALLERİM VAR
Yeni Başlamış olduğum ADAM FAWER'in OLASILIKSIZ ise bende iz bırakacağa benziyor.
İşte;
Size uzun gelecek ama benim için kısa olan kitaplarla yaşam hikayem.
11 yorum:
SEVGILI NUR, BIR SOLUKTA OKUDUM, SANKI YAZDIKLARINIZI OKURKEN BIR TARAFTANDA SIZLE SOHBET EDIYORUM, BU KADAR GUZEL YAZILIRDI ANCAK.
BANA M. GORKI NIN ANA SINI HATIRLATTIGINIZ ICIN COK TESEKKUR EDERIM YETISMEKTE OLAN OGLUMA MUTLAKA BU KITABI BULMALIYIM. BEN OKUDUGUMDA 20 YASIN ALTINDAYDIM TAM HATIRLAMIYORUM, RAHMETLI ANNEM VE BABAM IHTILALDEN HEMEN SONRA EVLER ARANDIGINDAN BUTUN KTAPLARI YAKMISLARDI, HATTA KELEBEK DE ONLARIN ICINDEYDI, NE KADAR UZULMUSTUM.
KITAPLARIN YAKILMASINA GEREK OLMAYAN DAHA DA GUZEL GUNLER DILEGIYLE, SEVGILER...
Sevgili Hatice,
Yorumunu görünce çok sevindim, Buraya gelmişsin gibi. İnşallah Türkiye'ye gelince haberim olur ve belkide görüşme imkanımız.
Kitapların yakılması çok acıydı ve bizleri daha çok kitaba yöneltti.
Aslında Ana'yı tüm gençler okusa ne iyi olur değilmi?Bende bulursam sana gönderme imkanlarını araştırırım.
Sevgilerimle...
Bulursunuz merak etmeyin.:) İddefixe'den ilk kitap siparişi verdiğimde iki tane isterim, birini yeniden biz okuruz, diğerini arkadaşına göndeririz annecim.:) İhtilal sonrası kitaplarını yakmak zorunda olduğunu söyleyen birine 'Ana'lar armağan olsun, lafı mı olur.;-)
Yaa anne öyle güzel anlatmışsın ki, çocukluğundan anneanne olduğun bugünlere, bütün hayatını izlemiş gibi oldum.:)
Hah anneanne dedim ya, bizim kuzu duydu galiba, çekiştiriyor şimdi beni. Gideyim, yazarım sonra. Ya da konuşuruz en iyisi.;-)
Yaşamın Kıyısında,
Soben için çok çok teşekkür ediyorum, çok düşüncelisin. Kitaplarla olan arkadaşlığıma ara vereli çoook uzun bir zaman oldu. Bunu, tekrar okumaya başladığımda anladım. Aynı tadı değil, çok daha fazlasını alıyorum şimdi.
Sana tuhaf gelebilir ama kendimi okumaya sıfırdan başlamış olarak kabul etmek istiyorum. Bunu, sade kitaplar konusunda değil, başka konular için de uygulamaya karar verdim ve karar vermekle kalmayıp kısa bir süre önce uygulamaya da geçirdim. Çok daha iyiyim o yüzden. Üstü kapalı bir cümle oldu ama bu kadarını söyleyebilirim :)
(Hatta bu karardan bloğum da nasibini aldı ve geçmişteki pek çok post'u sildim)
Uzatmayayım. Sana tuhaf gelebilir ama, kendimi Orhan Kemal'i, Cezmi Ersöz'ü, Sunay Akın'ı hiç okumamış gibi kabul etmek istiyorum ve öyle yapıyorum. Kitaplar, okumayı yeni yeni öğrenmeye çalışan çocuğun çantasında gezdirdiği fişler demek olsun benim için. Bunu yaparken nasıl keyif aldığımı bilemezsin.
O yüzdendir ki, çantasında fişlerle dolaşan bu küçük kız çocuğu hele okumayı öğrensin, işte o zaman, sobeni de cevaplayabilir :) SOben için tekrar teşekkür ederim.
Sevgiyle kal...
Kabul etmek ne demek? Başım, gözüm üstüne. Kitap yolculuğunuzu bir solukta okudum. Evet çok haklısınız. Ölümsüz eserler de her şey de olduğu gibi eskidendi. Yeni yazarlara haksızlık etmeyelim ama bir daha asla 'Çalıkuşu' yazılamayacak gibi geliyor bana da.
Sevgiyle...
kitapla yaşam hikayenizi çok güzzel anlatmışsınız. Bana göre iyi bir yazı ben onu okurken bana o anı yaşatandır.
Sevgiler
Sevgili Yaşamın Kıyısında, Çalıkuşu demişsiniz, Pollyanna demişsiniz işte onlar yetti bana, ama yazı bitince yok dedim yetmedi, biraz daha yazarsanız ne güzel olur bu keyifli kitap yolculuğundan notlar, hatıralar...
hatırlamak ne demek ?
kitaplar hakkındaki bu yolculuk uzun mu değil mi bilemem ama çok keyifle okudum yazınızı
teşekkürler
ya ama ama sizi ben sobelemek istemiştim :) haksızlık bu zeze :)
Fakir Baykurt ve Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın, Aziz Nesin'in kitaplarını ben de pek severim ayrıca.
İştahım kabardı birden , ellerinize sağlık.
Hepinize tek tek teşekkür ederim. Boya badana içinde tek tek cevaplıyamadığım için özür dilerim.
Sevgilerimle..
SEVGILI NUR MERHABA
BU YAZ BUYUK IHTIMAL GELECEGIM.
GELDIGIMDE DE BLOG ARKADASLARIMI ZIYARET EDECEGIM INSALLAH,
KITAP ICIN COK TESEKKUR EDERIM CANIM, BEN BU GELDIGIMDE BULURUM O KITABI.
ISTANBUL RESIMLERI COK GUZELDI, COK TESEKKUR EDERIM.
IYI HAFTASONLARI DILERIM, SEVGILERIMLE...
Yorum Gönder